Ceza Avukatı Anıt Hukuk
Anıt Hukuk
Quick Contact
           

Çalışma  Saatlerimiz / Pazartesi – Cumartesi / 08:00 – 18:00

Bize Ulaşın:  +90 532 692 49 52

Ceza Ticaret Miras Boşanma Kira Avukatı

Hukuki Makaleler

Kast Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 21. maddesi, kastı ve kastın ceza sorumluluğundaki rolünü düzenlemektedir. Kast, suçun manevi unsurlarından biridir ve failin suç teşkil eden fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi durumunu ifade eder. KAST TCK 21. Madde ve Kast Madde 21: Kast Kast: Suçun oluşması için kanunda tanımlanan fiilin kasten işlenmesi gerektiği hallerde, failin fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi aranır. Kast, doğrudan kast ve olası kast olarak ikiye ayrılır. Doğrudan Kast: Fail, suçun kanuni tanımında yer alan unsurların tamamını bilerek ve bu unsurları gerçekleştirmeyi isteyerek hareket eder. Doğrudan kastta, failin amacı suçun tüm sonuçlarını gerçekleştirmektir. Olası Kast: Fail, suçun kanuni tanımında yer alan unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen fiili gerçekleştirmişse olası

Ceza sorumluluğunun esasları, ceza hukukunun temel ilkeleri ve prensipleri çerçevesinde belirlenir. Bu esaslar, suç işleyen kişilerin hangi koşullar altında sorumlu tutulacaklarını ve hangi cezaların uygulanacağını belirler. Ceza sorumluluğunun esasları şu temel unsurlar etrafında şekillenir: Ceza sorumluluğunun esasları Ceza Sorumluluğunun Esasları Sırasıyla 1. Kanunilik İlkesi Tanımı: Bir fiilin suç sayılabilmesi ve ceza uygulanabilmesi için o fiilin kanunda açıkça suç olarak tanımlanmış olması gerekir. Bu ilke "suçta ve cezada kanunilik" olarak da bilinir. Önemi: Bu ilke, keyfi cezalandırmaları önler ve hukuk güvenliğini sağlar. 2. Kusur İlkesi Tanımı: Bir kişinin ceza sorumluluğunun doğması için, o kişinin kasten veya taksirle suç işlemiş olması gerekir. Kusur, failin iradesiyle gerçekleştirdiği bir davranışa yöneliktir. Önemi:

Kentsel dönüşüm, şehirlerin belirli bölgelerinde mevcut yapıların yıkılıp yerine yeni, modern ve dayanıklı yapıların inşa edilmesi sürecidir. Bu süreç, genellikle depreme dayanıklı olmayan, eski, sağlıksız ve plansız yapıların bulunduğu alanlarda uygulanır. Kentsel dönüşüm projeleri, sadece fiziksel yapıların yenilenmesini değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve çevresel iyileştirmeleri de kapsar. Bu projeler, altyapının yenilenmesi, yeşil alanların artırılması, sosyal donatıların geliştirilmesi gibi hedeflere de odaklanır. Kensel Dönüşüm Kentsel Dönüşüm Neden Gereklidir ?Depreme Dayanıklılık: Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan ülkelerde, depreme dayanıklı olmayan eski yapıların yıkılarak yerine güvenli yapıların inşa edilmesi hayati öneme sahiptir. Kentsel dönüşüm, bu binaların depreme dayanıklı hale getirilmesini sağlar ve böylece can

Kira Uyarlama Davası Kira uyarlama davası, kira sözleşmesinin yapıldığı şartlar ile güncel koşullar arasında önemli farklılıklar ortaya çıkması durumunda, kira bedelinin yeniden belirlenmesi için açılan davadır. Bu tür davalar, genellikle ekonomik dalgalanmalar, enflasyon, döviz kurlarındaki değişiklikler veya olağanüstü durumlar (pandemi gibi) nedeniyle açılır. Kira Uyarlama Dvası Kira Uyarlama Davasının Şartları Aşırı İfa Güçlüğü: Taraflar arasında mevcut kira sözleşmesinin ifası, kira bedelinin güncel ekonomik koşullara göre aşırı derecede zorlaşmış olmalıdır. Beklenmeyen Durum: Kira sözleşmesinin yapıldığı dönemde öngörülemeyen veya beklenmeyen bir durum ortaya çıkmalıdır. Sözleşmeye Aykırılık Durumu: Mevcut kira bedeli, sözleşmenin kurulduğu andaki dengeyi ciddi şekilde bozmalıdır. Mahkemeye Başvuru: Kiracı veya kiralayan, kira bedelinin uyarlanması için mahkemeye başvurmalıdır. Kira Uyarlama Davası Kira Uyarlama Davasının Süreci Dilekçe

Doktor hatası malpraktis nedeniyle açılan tazminat davaları, tıbbi uygulama hataları sonucunda hastaların zarar görmesi durumunda başvurulan hukuki yollardan biridir. Bu tür davalarda, hastanın uğradığı zararın tazmini amaçlanır. İşte doktor hatası malpraktis tazminat davası şartları: Doktor Hatası Malpraktis Tazminat Davasının Şartları Hatalı Tıbbi Uygulama Malpraktis: Doktorun, tıbbi standartlara ve etik kurallara aykırı bir şekilde hatalı veya ihmalkar davranması gereklidir. Bu, yanlış teşhis, yanlış tedavi, ameliyat hataları, gerekli tedavinin yapılmaması gibi durumları içerir. Zararın Meydana Gelmesi: Hastanın, doktorun hatalı uygulaması sonucunda fiziksel, psikolojik veya ekonomik bir zarara uğraması gereklidir. Zararın somut ve ölçülebilir olması önemlidir. Nedensellik Bağı: Doktorun hatalı uygulaması ile hastanın uğradığı zarar arasında doğrudan bir nedensellik bağı

Meşru müdafaa TCK MADDE 25 (1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez. (2) Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez. Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) düzenlenen meşru savunma ve zorunluluk hâli, kişinin

Ağırlaşmış suç Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında netice sebebiyle, failin kast ettiği fiilin öngörülenden daha ağır bir sonuç doğurması durumunda söz konusu olan suçlardır. Bu tür suçlarda, failin başlangıçta kast ettiği suçun meydana getirdiği neticenin ötesinde, öngörülebilir şekilde daha ağır sonuçlar ortaya çıkar ve bu nedenle ceza artırılır. Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suç TCK MADDE 23 (1) Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi hâlinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için, bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir. Ağırlaşmış Suç Ağırlaşmış Suç Yasal Dayanak Ağırlaşmış Suç Netice sebebiyle ağırlaşmış suçlar, Adalet bakanlığınca TCK'nın 23. maddesinde düzenlenmiştir: TCK Madde 23 -

Yabancıların ikamet izni başvurusu Türkiye'de i belirli prosedürler çerçevesinde yapılır. Bu süreç, yabancıların Türkiye'de yasal olarak kalabilmeleri için gereklidir ve farklı türlerde ikamet izinleri bulunmaktadır. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununu 6458. Yabancıların İkamet İzni Başvuruları ve Reddine İtiraz Prosedürü Türkiye'de yabancıların ikamet izni başvuruları ve reddine itiraz prosedürü hakkında genel bir bilgi şu şekildedir: Yabancıların ikamet izni başvurusu için İkamet İzni Türleri Kısa Dönem İkamet İzni: Turistik, iş toplantısı, kültürel veya benzeri nedenlerle verilen ikamet iznidir. Aile İkamet İzni: Türk vatandaşı veya Türkiye'de yasal ikameti olan yabancıların aile üyelerine verilen izindir. Öğrenci İkamet İzni: Türkiye'de eğitim gören yabancı öğrencilere verilen izindir. Uzun Dönem İkamet İzni: Türkiye'de kesintisiz en az 8 yıl yasal

Seri muhakeme usulü, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) 2019 yılında yapılan değişiklikle ceza yargılamasına dahil edilen, belirli suçlarda daha hızlı ve etkin yargılama yapılmasını sağlayan alternatif bir yargılama yöntemidir. Bu usul, savcının sanıkla anlaşarak mahkemeye gitmeden cezanın belirlenmesini içerir ve belirli şartlar altında uygulanır. Seri Muhakeme Usulü Yasal Dayanak Seri muhakeme usulü, Türk Ceza Kanunu'nun 250. maddesi ve devamında düzenlenmiştir. Bu usul, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) yapılan değişikliklerle yasal zemine oturtulmuştur. Seri Muhakeme Usulü Uygulama Şartları Suç Türü: Seri muhakeme usulü, yalnızca belirli suçlar için uygulanabilir. Bu suçlar, genellikle daha hafif cezai yaptırımlar gerektiren suçlardır. Örneğin: Hırsızlık (belirli şartlar altında), Basit yaralama, Tehdit, Mala zarar verme, Kasten yaralama (basit hal), Konut dokunulmazlığının

Suçsuzluk karinesi, ceza hukukunun temel prensiplerinden biridir ve bireylerin suçlu oldukları kesin olarak kanıtlanana kadar suçsuz kabul edilmesini ifade eder. Bu ilke, hem ulusal hem de uluslararası hukukta yer almakta ve adil yargılama hakkının önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Suçsuzluk Karinesi Yasal Dayanak ve Temel İlkeler Anayasal Dayanak: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 38. maddesinde suçsuzluk karinesi açıkça belirtilmiştir: "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." Uluslararası Belgeler: Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 11. maddesi: "Bir suç işlemekten sanık olan herkes, savunması için gerekli olan bütün güvenceler sağlanarak, kanunen suçlu olduğu saptanıncaya kadar masum sayılır." Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesi: "Bir suç ile itham edilen herkes, yasalara göre suçluluğu