anithukuk
Anıt Hukuk
Quick Contact

Çalışma  Saatlerimiz / Pazartesi – Cumartesi / 08:00 – 18:00

Bize Ulaşın:  +90 532 692 49 52

Anit_Hukuk
  /  Genel Hukuk   /  TCK Madde 18 Geri verme
tck madde 18

TCK Madde 18 Geri verme

TCK Madde 18 Geri verme maddesi, suç ve ceza kavramlarına ilişkin genel ilkeleri düzenlemektedir ve bu madde “Geri verme” başlığı altında yer almaz. Ancak, “geri verme” terimi genellikle ceza hukuku bağlamında, suçun unsurları ve cezai sorumluluğun belirlenmesi sürecinde kullanılır.

“Geri verme” kavramı, suçun işlenmesi sonucunda elde edilen mal veya menfaatin, suçun işlenmesiyle zarar gören kişiye iadesi veya bu zararın telafi edilmesi anlamına gelir. Örneğin, bir hırsızlık olayında çalınan eşyaların suçludan alınarak mağdura iade edilmesi veya ekonomik bir zararın giderilmesi gibi durumlar “geri verme” ilkesine örnek olarak gösterilebilir.

Türk Ceza Kanunu‘nun 18. maddesi, suçun unsurlarını, ceza ve güvenlik tedbirlerinin uygulanabilmesi için gerekli olan şartları belirtirken, bu tür detaylara doğrudan değinmez. Ancak, ceza hukuku genel ilkeleri içinde suçun zararlarının giderilmesi, mağduriyetin azaltılması veya suçun etkilerinin düzeltilmesi gibi konular önem taşır. Bu bağlamda, suç işlendiğinde mağduriyetin giderilmesi ve zararın telafisi, hukukun genel ilkeleri ve adaletin sağlanması için önemli bir unsurdur.

Yine de, “geri verme” kavramıyla ilgili olarak daha spesifik bilgi veya detaylar arıyorsanız, konuyla ilgili olan özel bir madde veya düzenleme ile ilgili bilgi talep etmeniz gerekebilir. Ancak, genel olarak suç sonucu elde edilen değerlerin veya mağduriyetin giderilmesine yönelik adımlar, hukuki süreçler içinde önemli bir yer tutar. Bu süreçlerde mahkemeler ve ilgili hukuki otoriteler, mağduriyetin giderilmesi veya zararın telafisi için kararlar verebilirler.

tck madde 18
tck madde 18 geri verme

TCK Madde 18 Geri verme (Mülga: 23/4/2016-6706/36 md.)

TCK Madde 18 – (Mülga: 23/4/2016-6706/36 md.)

TCK Madde 18 Gerekçesi

Geri vermeye ilişkin asgari koşulların, iç hukukun bir parçası olan kanunla belirlenmesi, uygulamada tek düzeni sağlamak açısından önemlidir. İade taleplerinin nasıl yerine getirileceği genellikle sözleşmelerde düzenlenmemiş olup, bu konu taraf devletlerin iç hukukuna bırakılmıştır. Kişinin özgürlüğünü kısıtlayan iade işleminin usul ve esaslarına ilişkin asgari şartların kanunla belirlenmesi gereklidir. İadeye sadece Türkiye’nin egemenlik alanı dışında işlenmiş suçlar nedeniyle başvurulabilir.

Anayasa gereği, vatandaş geri verilemez. İadeyi gerektiren eylemin Türk kanunlarına göre suç teşkil etmesi gereklidir. Bu nedenle, yabancı bir ülkede işlenen veya iddia edilen bir suç nedeniyle ceza davası açılan veya mahkumiyet kararı verilen bir yabancı, talep üzerine, davayı yürütmek veya cezayı infaz etmek amacıyla iade edilebilir.

İadeyi gerektiren eylemin düşünce suçu veya siyasi veya askeri suç niteliğinde olmaması gerekir. Ancak, ceza kanunlarına göre suç olarak tanımlanan ve evrensel olarak kabul edilen eylemler bu istisna kapsamında değerlendirilemez. Suç, yurtdışında işlenmiş olmasına rağmen, Türk Devletinin güvenliğine, bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenmişse, iade talebi kabul edilmez.

İade talebinin temel aldığı suçla ilgili olarak, hem talep eden devletin hem de Türk hukukunun zamanaşımı süresinin dolmamış olması gerekmektedir. Ayrıca, suç her iki ülkede de affedilmemiş olmalıdır. Madde metninde, iade durumunda, talep eden ülkede kişiye işkence veya insanlık dışı muamele yapılacağına dair ciddi şüphelerin varlığı halinde, yani bu şüphenin somut olaylara dayandığı durumda, talep kabul edilmez. İade talebiyle ilgili olarak hukuki nitelikte karar verme yetkisi Ağır Ceza Mahkemesine aittir.

Mahkemeye, bu madde ve ilgili sözleşme hükümleri çerçevesinde inceleme yapma ve iade talebinin kabul edilebilirliği veya reddi konusunda karar verme yetkisi verilmiştir. Mahkemenin kararına karşı temyiz yoluna başvurulabileceği madde hükmüyle belirtilmiştir. Mahkemenin, iade talebinin kabul edilebilir olduğuna karar vermesi durumunda; Bakanlar Kurulu, siyasi nedenlerle kişinin talep eden ülkeye iade edilmesine karşı çıkabilir.

Madde metninde ayrıca geri verme sürecinde koruma tedbirlerine nasıl başvurulabileceği düzenlenmiştir.

TCK Madde 19 Yabancı kanunun göz önünde bulundurulması

TCK Madde 19– (1) Türkiye’nin egemenlik alanı dışında işlenen suçlar dolayısıyla Türkiye’de yargılama yapılırken, Türk kanununa göre verilecek olan ceza, suçun işlendiği ülke kanununda öngörülen cezanın üst sınırından fazla olamaz.

(2) Ancak suçun; a) Türkiye’nin güvenliğine karşı veya zararına olarak, b) Türk vatandaşına karşı ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi zararına olarak, İşlenmesi durumunda, yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.

TCK Madde 19 Gerekçesi

Türk yargıcı, karar vermek zorunda olduğu somut durumla ilgili olarak sadece Türk kanunlarını uygulama görev ve yetkisine sahiptir. Bu nedenle, yabancı kanunun doğrudan içerde uygulanması kabul edilemez. Farklı bir görüş, Devletin egemenlik ilkesiyle uyuşmadığı ve Anayasaya aykırı olduğu gibi, pratikte birçok zorluğa ve hatta imkânsızlığa yol açar. Çünkü yabancı ceza kanununun uygulanması, eylemin suç olduğunun belirlenmesinde ve cezanın belirlenmesinde yabancı kanunun ölçü olarak alınması anlamına gelir. Türk hâkiminin yabancı kanunu bu şekilde uygulama zorunluluğu, yukarıda da bahsedildiği gibi, egemenlik ilkesiyle bağdaşmaz ve böyle bir zorunluluğun tam olarak yerine getirilmesi de mümkün değildir. Buna karşın, adalet ilkesi gereği yabancı kanunun dikkate alınması mümkündür. Zaten maddede, yabancı kanunun dikkate alınması hususunda bir hüküm bulunmaktadır.

Bu düzenleme kapsamında, Türk yargıcı, hakkında karar verdiği olayla ilgili olarak önce Türk kanunlarına göre bir ceza belirleyecektir. Fakat Türk kanununun uygulanması sonucu belirlenen belirli ceza üzerinde yabancı kanunun dikkate alınmasıyla sınırlama getirilmektedir. Buna göre, Türk kanunlarına göre belirlenen ceza bağlamında, yabancı kanunda ilgili suç için öngörülen genel cezanın en fazla ölçü olarak kabul edilmesi gerekecektir. Fakat vurgulamak gerekir ki; Türk yargıcı, yurt dışında Türkiye’nin güvenliğine veya çıkarlarına karşı işlenen suçlar için sadece Türk kanunlarını uygulayarak karar verecek ve bu durumda işlendiği ülkenin kanununu dikkate almayacaktır. Benzer şekilde, Türkiye tarafından görevlendirilen kişilerin bu görevleri nedeniyle işledikleri suçlardan dolayı da yabancı kanun dikkate alınmayacaktır.

tck madde 19
Tck Madde 19

T.C YARGITAY ONBEŞİNCİ CEZA DAİRESİ 2014/8192 E. 2014/11278  05.06.2014

  • DOLANDIRICILIK VE BİLGİSAYAR KORSANCILIĞI SUÇLARI
  • GERİ VERME


(5237 s. TCK m. 18)

ÖZET

“Dolandırıcılık” ve “Bilgisayar Korsancılığı” suçlarından A.B.D. Vermont Bölge Mahkemesi tarafından çıkarılan tutuklama müzekkeresine istinaden bu ülkeye iadesi istenilen İran Devleti vatandaşı Nima Golestaneh hakkında; yürürlükteki mevzuat, uluslararası andlaşma hükümleri ile TCK’nın 18. maddesi uyarınca “Geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna” dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğinden; “iadesi talep edilen kişi” müdafinin 18.12.2014 havale tarihli dilekçesiyle vaki temyiz itirazının reddi gerekir.

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;

“Dolandırıcılık” ve “Bilgisayar Korsancılığı” suçlarından A.B.D. Vermont Bölge Mahkemesi tarafından çıkarılan tutuklama müzekkeresine istinaden bu ülkeye iadesi istenilen İran Devleti vatandaşı … hakkında; yürürlükteki mevzuat, uluslararası andlaşma hükümleri ile TCK’nın 18.maddesi uyarınca “Geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna” dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğinden; “iadesi talep edilen kişi” müdafinin 18.12.2014 havale tarihli dilekçesiyle vâki temyiz itirazının reddiyle, mahkemenin 12.02.2014 tarihli kararının ONANMASINA, 05/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY BEŞİNCİ CEZA DAİRESİ 2006/5833 E. 2006/7032 K. 18.09.2006

  • GERİ VERME

T.C. YARGITAY BEŞİNCİ CEZA DAİRESİ 2006/5833 E. 2006/7032 K. 18.09.2006 (5237 s. TCK m. 18)

İadesi talep edilenin temyiz dilekçesinde “İslam dininden çıktığını, siyasi ve dini gerekçelerle İran’dan kaçmak zorunda kaldığını, yine orada işlediği zina suçu nedeniyle şikayet edildiğini, bunlar nedeniyle kovuşturulup idam cezasına çarptırılacağını, işkence ve kötü muameleye maruz kalacağını” iddia ettiğinden, bu hususlar araştırılıp sonucuna göre Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile 5237 sayılı TCK.nun 18. maddesinde gösterilen geri verme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerektiğinin,

Kabule göre de;

5237 sayılı TCK.nun 18/4-5. maddesiyle geri verme talebinin incelenmesi ve iade kararı verilmesi hususlarında yargı ve idari makamları ayrı ayrı görevlendirilerek karma geri verme sisteminin kabul edildiği, mahkemenin bu madde ve Türkiye’nin taraf olduğu ilgili uluslararası sözleşmelere göre geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar vermesinden sonra bu kararın yerine getirilip getirilmemesinin Bakanlar Kurulunun taktirine bağlı olduğu nazara alınarak “geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna” karar verilmesiyle yetinilmesi yerine, doğrudan “iadesine” karar verilmesi,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK.nun 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 18.09.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C. YARGITAY ONBEŞİNCİ CEZA DAİRESİ 2016/2926 E. 2016/7296 K. 03.10.2016

Dolandırıcılık suçundan hakkında geri verme istenilen kişi hakkında verilen TCK’nın 18/4-5 maddeleri uyarınca geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna ilişkin hüküm, geri verilmesi talebi kabul edilen müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; geri verilmesi talebi kabul edilen müdafiinin hükmün kanuna aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 03/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY YİRMİÜÇÜNCÜ CEZA DAİRESİ 2016/11787 E. 2016/8180 K. 07.09.2016


(6706 s. Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu m. 18, 36) (5271 s. Ceza Muhakemesi K m. 232) (7376 s. Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi m. 1) (5237 s. TCK m. 18) (5320 s. CMK Uygulama K m. 8)

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Hüküm tarihinden sonra, 05.05.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu’nun 18/3. maddesi uyarınca iade yargılamasında katılma talebinde bulunulamayacağından, verilen katılma kararı ile …’un katılan sıfatının kaldırılması suretiyle yapılan incelemede ;

Suçun işlendiği yer, tarih, zaman dilimi ve geri verilmesi talep edilenlerin tutuklulukta ve gözaltında geçirdiği süreler CMK’nın 232/2-c-d maddesi uyarınca gerekçeli karar başlığında gösterilmemiş ise de, bu hususların mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.

Dolandırıcılık suçundan… adli makamlarınca başlatılan soruşturma neticesinde, 16/10/2014 tarihli yakalama kararına istinaden kırmızı bültenle uluslararası seviyede aranan … vatandaşları … ve …’nın, …’a iade edilebilmesi için yapılan yargılama sonucunda ;

Avrupa Konseyi tarafından 13.12.1957 tarihinde kabul edilip Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 18.11.1959 tarih ve 7376 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunarak 26.11.1959 tarihli Resmi Gazete’nin 10365 sayılı nüshasında yayımlanan ve … ülkesinin de tarafı bulunduğu “Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi” (SİDAS) hükümleri ile karar tarihinden sonra yürürlüğe giren ve geri verme şartları ile iadesi talep edilenlerin hukuki durumlarında herhangi bir değişiklik içermeyen 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu hükümleri uyarınca geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna dair kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, iadesi talep edilenler müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak ;

Hüküm tarihinden sonra, 05.05.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca 5237 sayılı TCK’nın 18. maddesinin yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle bu husus,

Bozmayı gerektirmiş, iadesi talep edilenler müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından “TCK 18/5 maddesi” ibaresi çıkartılarak yerine “6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu’nun 18/1. maddesi uyarınca” cümlesinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07.09.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

T.C. YARGITAY İKİNCİ CEZA DAİRESİ 2001/1679 E. 2001/2374 K. 12.02.2001


(647 s. CİK. m. 5/4) (765 s. TCK. m. 19)

  • HAFİF PARA CEZASININ TAKSİTLENDİRME SINIRI
ÖZET

647 sayılı Yasanın değişik 5/4. maddesi uyarınca, TCK.nun 19. maddesinde belirtilen sınırın altında kalan miktardaki para cezalarının mahkemece “taksitlendirilmemesi” kuralı, cürümler yanında kabahatler için de geçerli olduğu gözetilerek; sonuç hafif para cezasının suç günü itibariyle TCK.nun 19. madde yönünden geçerli olan 60.000.000. lirayı geçmediğine göre 647 sayılı Yasanın 5. maddesinin uygulanması yasaya aykırıdır.

Sarhoşluktan sanık Ali’nin yapılan yargılaması sonunda; mahkumiyetine dair (Çay Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 25.10.1999 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi sanık ve Çay C. Savcıları tarafından dilekçeyle istenmek ve dava evrakı C. Başsavcılığının 17.1.2001 tarihli tebliğnamesiyle daireye gönderilmekle okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği düşünüldü;

Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanat ve takdirine göre sanığın temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

O yer C. Savcılarının temyiz itirazlarına gelince;

4421 sayılı Yasanın 8. maddesiyle 647 sayılı Yasanın 5. maddesinin 4. fıkrasına eklenen cümle uyarınca, TCK.nun 19. maddesinde belirtilen alt sınırın altında kalan miktarı geçmeyen para cezalarının mahkemece taksitlendirilmesine hükmedilemeyeceği yolundaki kuralın cürümler yanında kabahatlar içinde geçerli olduğu gözetilmeden sonuç hafif para cezasının suç tarihi itibariyle TCK.nun 19. maddesi yönünden geçerli olan 60.000.000 lirayı geçmediği gözetilmeden 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca taksitle ödenmesine hükmedilmesi,

Yasaya aykırı olup o yer C. Savcılarının temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün CMUK.nun 321. maddesi gereğince Bozulmasına, Ancak bu aykırılığın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca taksitle ödemeye ilişkin bölümün hükmün fıkrasından çıkartılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün (DÜZELTİLEREK ONANMASINA). 12.2.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY BİRİNCİ CEZA DAİRESİ 2016/1782 E. 2016/2254 K. 02.05.2016

TÜRK MİLLETİ ADINA

)Gerekçeli karar başlığında sanığın işlediği suçun kasten öldürmeye teşebbüs yerine adam öldürme, suç tarihinin ise 29.07.2004 yerine 30.12.2003 olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hataları olarak değerlendirilmiştir.

)Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık …’ın kasten öldürmeye teşebbüs suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, cezayı azaltıcı takdiri indirim sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre bozma üzerine verilen hükümde eleştiri ve düzeltme nedeni dışında isabetsizlik görülmediğinden, sanık müdafiinin bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, 5237 sayılı TCK.nun 19. maddesinin 1. fıkrasında;

Türkiye’nin egemenlik alanı dışında işlenen suçlar dolayısıyla Türkiye’de yargılama yapılırken, Türk Kanununa göre verilecek olan ceza, suçun işlendiği ülke kanununda öngörülen cezanın üst sınırından fazla olamayacağı, aynı maddenin 2. fıkrası b bendinde ise, suçun Türk vatandaşına karşı işlenmesi durumunda, birinci fıkra hükmünün uygulanmayacağının belirtildiği; 765 sayılı TCK’nun 10/a maddesinin uygulanması gerektiği hallerde, egemen devlet olmanın gereği ve kaçınılmaz sonucu olarak, yabancı ülkede işlenen ve hukuka aykırılığı kabul edilen eyleme öncelikle Türk

Ceza Kanunu uygulanarak ceza miktarının tespit edilmesi, bundan sonra suçun işlendiği ülke kanunu ile Türk Ceza Kanunundan hangisi ceza miktarı yönünden sanık lehine sonuç verecek ise o kanunun gözönünde bulundurulması ve yabancı kanunda tanımlanan suça, Türk Kanunlarına göre verilmesi gereken ceza ve Türk Kanununda bulunup yabancı ülke kanunundaki cezaya en yakın olan ceza tespit edilerek uygulama yapılması gerektiği, bu açıklamalara göre 5237 sayılı TCK’nun 19/2-b maddesine göre mağdurun

Türk vatandaşı oluşu nedeniyle Almanya Ceza Kanununun lehe olan cezasının benimsenemeyeceği, 765 sayılı TCK.nun 10/a maddesindeki düzenlemenin esas alınması gerektiği dikkate alınarak CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasında yer alan “TCK. 19. maddesi” ibaresinin “765 sayılı TCK’nın 10/a maddesi” olarak değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA, 02/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY ONUNCU CEZA DAİRESİ 2018/1823 E. 2020/1326 K. 26.02.2020

İNCELENEN KARARLA

İLGİLİ BİLGİLER

Mahkeme : İ…2. Ağır Ceza Mahkemesi

Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma

Hüküm : Mahkûmiyet b) Cumhuriyet savcısı (sanıklar aleyhine)

Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Sanık … ve müdafiine tefhim edilen hükmün, süresi içinde sanık müdafii tarafından 26.04.2017 tarihinde temyiz edilmesinden sonra, vekaletnamesinde temyizden feragat yetkisi bulunan sanık müdafiinin 02.05.2017 tarihinde temyizden feragat ettiği, ancak yasal süre geçtikten sonra 12.03.2018 tarihinde sanığın, kararın bozulması isteğini içerir dilekçe verdiği anlaşıldığından; sanık … müdafiinin yaptığı temyiz isteğinden vazgeçmesi ve sanığın temyiz talebinin ise yasal süre içinde olmaması nedeniyle, sanık … yönünden temyiz incelemesi, Cumhuriyet savcısının temyizine hasren yapılmıştır.

Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

5237 sayılı TCK’nın 19. maddesi gereğince, Türk Ceza Kanunu’na göre verilecek cezanın tespitinde, cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulacak olan yabancı ülke kanunu belirlenirken, daha ağır ceza öngören Bolivya Kanunu’nun esas alınması yerine, daha az ceza öngören Gambiya Kanunu’nun esas alınması,

Kabule göre de; sanıklar için hükmedilecek cezanın, 5237 sayılı TCK’nın 19. maddesi gereğince, suçun işlendiği ülke kanununda eylem için öngörülen cezanın üst sınırından fazla olamayacağı gözetilerek Türk Ceza Kanunu gereğince belirlenecek temel cezaya, TCK’nın 62. maddesinin de dahil olduğu yasal artırım ve indirimlerin uygulanması suretiyle tespit edilerek, bu şekilde belirlenen sonuç cezanın ilgili yabancı ülkenin kanunu göz önünde bulundurularak sınırlandırılması gerekirken; TCK’nın 188/1. maddesi uyarınca belirlenen temel cezada aynı Kanunun 188/4. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra, bu cezanın, (1) numaralı bozma gerekçesinde belirtildiği üzere, hatalı şekilde uygulama yapılarak Gambiya Kanunu’nda öngörülen cezanın üst sınırına indirilmesi, bu suretle belirlenen cezadan da TCK’nın 62. maddesi gereğince indirim yapılması ve adli para cezasına da hükmedilmemesi suretiyle eksik ceza tayini,

Yasaya aykırı, Cumhuriyet savcısı ile sanıklar …ve … müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA, 26/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY BİRİNCİ CEZA DAİRESİ 2019/2444 E. 2019/4247 K. 09.10.2019

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

SUÇ : Kasten öldürmek

HÜKÜM : TCK’nin 81, 29, 62, 53. maddeleri uyarınca; 15 yıl hapis cezası.

TÜRK MİLLETİ ADINA

TCK.nun 19/1-2 maddesine göre maktulün Türk vatandaşı olmaması nedeniyle, 5237 sayılı TCK’nin ağırlaştırıcı ve hafifletici sebeplerine göre tesbit edilecek sonuç cezanın aynı nedenleri içeren Almanya Ceza Kanunu gereğince belirlenecek en yüksek cezadan fazla olması halinde Almanya Ceza Kanununa göre belirlenen en yüksek cezanın benimsenmesinin mümkün oluşu dikkate alınarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve Almanya Ceza Kanunu hükümlerine göre belirlenecek en yüksek ceza ile birlikte somut şekilde karşılaştırılıp lehe yasanın belirlenip uygulanması gereği yerine getirilmeden hüküm kurulması,

Yasaya aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle, hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, 09/10/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.

Post a Comment