Ceza Avukatı Anıt Hukuk
Anıt Hukuk
Quick Contact

           

Çalışma  Saatlerimiz / Pazartesi – Cumartesi / 08:00 – 18:00

Bize Ulaşın:  +90 532 692 49 52

Ceza Ticaret Miras Boşanma Kira Avukatı

Kast TCK 21

Kast

Kast TCK 21

Kast Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 21. maddesi, kastı ve kastın ceza sorumluluğundaki rolünü düzenlemektedir. Kast, suçun manevi unsurlarından biridir ve failin suç teşkil eden fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi durumunu ifade eder.

KAST TCK 21. Madde ve Kast

Madde 21: Kast

  1. Kast:
    • Suçun oluşması için kanunda tanımlanan fiilin kasten işlenmesi gerektiği hallerde, failin fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi aranır.
    • Kast, doğrudan kast ve olası kast olarak ikiye ayrılır.
  2. Doğrudan Kast:
    • Fail, suçun kanuni tanımında yer alan unsurların tamamını bilerek ve bu unsurları gerçekleştirmeyi isteyerek hareket eder. Doğrudan kastta, failin amacı suçun tüm sonuçlarını gerçekleştirmektir.
  3. Olası Kast:
    • Fail, suçun kanuni tanımında yer alan unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen fiili gerçekleştirmişse olası kast söz konusudur. Bu durumda fail, suçun olası sonuçlarını göze alarak hareket eder.

Kastın Unsurları

  1. Bilme Unsuru:
    • Failin, işlediği fiilin kanunda suç olarak tanımlandığını bilmesi gerekir. Bu bilgi, failin fiilinin sonuçlarını da kapsar. Örneğin, failin, yaptığı hareketin ölüme neden olacağını bilmesi gerekir.
  2. İsteme Unsuru:
    • Failin, fiili gerçekleştirmeyi istemesi gerekir. İsteme unsuru, fiilin bilerek ve isteyerek yapılması anlamına gelir. Bu, failin fiili sonuçlarını arzuladığı anlamına gelir.

Kast Çeşitleri

  1. Doğrudan Kast (Kasdi olarak):
    • Fail, suçun tüm unsurlarını bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiğinde doğrudan kast söz konusudur. Örneğin, bir kimseyi öldürmek amacıyla silah kullanmak doğrudan kasttır.
  2. Olası Kast:
    • Fail, fiili gerçekleştirirken suçun kanuni tanımında yer alan sonuçların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen bu fiili gerçekleştirdiğinde olası kast söz konusudur. Örneğin, kalabalık bir yerde rastgele ateş açan bir kişi, birinin ölebileceğini öngörmüş ve bu sonucu göze alarak hareket etmiştir.

Kastın Önemi ve Ceza Hukukundaki Rolü

  • Suçun İşlenme Şekli: Kast, suçun işleniş şeklini belirler ve suçun nitelendirilmesinde önemli rol oynar. Kasten işlenen suçlarda ceza genellikle daha ağırdır.
  • Cezanın Belirlenmesi: Kastın derecesi, verilecek cezanın belirlenmesinde etkili olur. Doğrudan kast ile işlenen suçlarda ceza genellikle daha yüksek iken, olası kastta ceza bir miktar daha düşük olabilir.
  • Manevi Unsur: Kast, suçun manevi unsurudur ve suçu işleyen kişinin niyetini gösterir. Kastın varlığı, failin suçu bilerek ve isteyerek işlediğini kanıtlar.
Kast
Kast

Sonuç

TCK 21. madde, kastın ceza hukukundaki yerini ve önemini belirleyen temel bir düzenlemedir. Kast, failin suç teşkil eden fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiğini ifade eder ve ceza sorumluluğunun belirlenmesinde kritik bir rol oynar. Doğrudan kast ve olası kast olmak üzere iki tür kast bulunmaktadır ve bu iki tür kast, suçun işleniş şekline ve failin niyetine göre cezanın belirlenmesinde farklılık yaratır.

TCK Madde 21- (1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.

(2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.

Gerekçesi

Bu madde, başlangıçta temel bir prensibi vurgulamaktadır. Suç işlenirken kast bulunmalıdır. Dolayısıyla, birinci fıkranın ilk ifadesi, her ülkenin ceza hukukunda bulunması gereken bir kuraldır. Taksirin cezalandırılması, bir istisnadır. Kastın varlığı için, fail suç oluşturan eylemi bilinçli ve isteyerek gerçekleştirmiş olmalıdır. Bu nedenle, failin suçun tanımındaki unsurları bilmesi ve istemesi aranmaz. İkinci fıkra, olası kastın tanımını ve buna bağlı sonucu içermektedir. Olası kastın tanımı şu şekilde olmalıdır: Fail, sonucu öngördüğü halde, bu sonucun gerçekleşme olasılığını göze alarak eylemi gerçekleştirmişse, olası kast mevcuttur. Gerekçede verilen örnekleri bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Olası kast kavramı, yeni Türk Ceza Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra birçok Yargıtay kararında ele alınmıştır. Bu kararların incelenmesi, kavramın Türk hukukundaki durumunu aydınlatacaktır. Diğer yandan, olası kast, ceza hukuku doktrin ve uygulamasında tartışılan kast türlerinden biridir; başka kast türleri de mevcuttur.

T.C. YARGITAY ÜÇÜNCÜ CEZA DAİRESİ 2015/21669 E. 2016/1497 K. 25.01.2016

  • KASTEN YARALAMA
  • OLASI KAST


(5237 s. TCK m. 21, 35, 86)

Kast
Kast

ÖZET

TCK’nin 21/2 maddesi gereğince olası kast hükümlerinin uygulanabilmesi için sanığın gerçekleşen neticeyi öngörmesi gerektiği, bu nedenle teşebbüs aşamasında kalan sanığın müşteki Rıfat’ı yaralama eylemi için olası kast hükümlerinin uygulanamaz.

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak;

1)Sanık ile olaydan bir gün önce kız meselesi nedeniyle tartışan kişinin müşteki … olduğu, sanığın bu tartışma nedeniyle müşteki … de içinde bulunduğu grubun üzerine ateş açtığının anlaşılması karşısında, hükümde sanığın müşteki … hedef alarak eylemini gerçekleştirdiği gözetilmeden, sanığın müşteki … yönelik eyleminin doğrudan kastla işlendiği kabul edilerek ve bu şekilde hüküm kurularak hükmün karıştırılması,

Kabule göre;

2)Müşteki … hakkında Dr.Faruk İlker Bergama Devlet Hastanesince düzenlenen 18.08.2012 tarih 5… nolu geçici raporla yetinilerek, yaralanmaya dair kati rapor alınması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm tesisi,

3)TCK’nin 21/2 maddesi gereğince olası kast hükümlerinin uygulanabilmesi için sanığın gerçekleşen neticeyi öngörmesi gerektiği, bu nedenle teşebbüs aşamasında kalan sanığın müşteki … yaralama eylemi için olası kast hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,

4)Sanığın tartıştığı müşteki … içinde bulunduğu gruba ateş açarak orada bulunan müşteki … yaralaması olayında, müşteki … sanık tarafından hedef alınmadığı, bu eylem için sanık hakkında TCK’nin 21/2 maddesi gereğince olası kast hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

5)TCK’nin 53.maddesi gereğince hak yoksunları uygulanırken, Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas – 2015/85 Kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ile o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca CMUK’un 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla istem gibi BOZULMASINA, 25.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kast
Kast

T.C. YARGITAY İKİNCİ CEZA DAİRESİ 2014/4203 E. 2015/5515 K. 17.03.2015

  • KAST


(5237 s. TCK m. 21)

ÖZET

Atılı suçun olası kastla işlenebilmesi imkan dahilinde olup ancak, 5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesinde, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesinin “kast” unsurunu oluşturacağının hükme bağlandığı; aynı kanun maddesinin 2. fıkrasında ise olası kastın, kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde oluşacağının belirtildiği; somut olayda ise, ibraz edilen faturaya göre katılanın suç tarihinden 7 ay önce 380 TL’ye satın aldığı, bilirkişi görüşüne göre emsallerinin ikinci el değeri 220 TL olan cep telefonunu, halk pazarında parfüm satan seyyar satıcıdan faturasız, belgesiz olarak 50 TL’ye satın alıp hiç kullanmadan bedelsiz olarak temyiz dışı sanığa veren sanık Dursun’un üzerine atılı suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu bakımından kastını açıkça ortaya koyduğu halde; olası kastla hareket ettiği kabul edilerek 5237 sayılı TCK’nın 21/2. maddesi uyarınca hükmolunan cezadan indirim yapılıp eksik ceza tayin edilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Dosya incelenerek gereği düşünüldü :

I- Sanık … yönünden yapılan incelemede;

Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 22/02/2012 tarihli duruşma tutanağında “sanığa. Asliye Ceza Mahkemesinin talimatı ve ekleri okundu” ifadelerinin yazıldığının görülmesi karşısında, sorgusundan önce sanığa iddianamenin okunduğunda kuşku bulunmadığından tebliğnamedeki (a nolu) bozma düşüncesi benimsenmemiştir.

Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

Her ne kadar tanık Nevzat tarafından 15/08/2011 tarihli tutanak içeriği duruşmada doğrulanmış ise de, sanık İsa’nın diğer sanık …’a cep telefonu satmadığını savunması karşısında, hükme esas alınan söz konusu tutanakla ilgili olarak sanık İsa’dan tutanakta belirtilen telefon numarasını kendisinin kullanıp kullanmadığı söz konusu görüşmeyi yapıp yapmadığının sorulup sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik kovuşturmayla sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,

Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, TCK’nın 53/1-c maddesinin uygulanmasına karar verilmek suretiyle aynı Kanun maddesinin 3. fıkrasına aykırı davranılması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA,

II- Sanık … yönünden yapılan incelemede;

Dosyada bulunan faturaya göre suça konu cep telefonunun suç tarihinden 7 ay önce katılan tarafından 380 TL’ye satın alındığının anlaşılması karşısında, bilirkişi incelemesi yönünden tebliğnamedeki bozma düşüncesi benimsenmemiştir.

Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

Atılı suçun olası kastla işlenebilmesi imkan dahilinde olup ancak, 5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesinde, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesinin “kast” unsurunu oluşturacağının hükme bağlandığı; aynı kanun maddesinin 2. fıkrasında ise olası kastın, kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde oluşacağının belirtildiği; somut olayda ise, ibraz edilen faturaya göre katılanın suç tarihinden 7 ay önce 380 TL’ye satın aldığı, bilirkişi görüşüne göre emsallerinin ikinci el değeri 220 TL olan cep telefonunu, halk pazarında parfüm satan seyyar satıcıdan faturasız, belgesiz olarak 50 TL’ye satın alıp hiç kullanmadan bedelsiz olarak temyiz dışı sanığa veren sanık Dursun’un üzerine atılı suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu bakımından kastını açıkça ortaya koyduğu halde; olası kastla hareket ettiği kabul edilerek 5237 sayılı TCK’nın 21/2. maddesi uyarınca hükmolunan cezadan indirim yapılıp eksik ceza tayin edilmesi,

5237 Sayılı TCK’nın 50. maddesinde kısa süreli hapis cezasının, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre adli para cezasına veya maddede belirtilen tedbirlere çevrilebileceği belirtilmiş olup hapis cezasının kısa süreli olması dışında maddenin uygulanabilmesi için objektif koşul bulunmadığı, belirtilen sübjektif koşulların değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden “sanığa verilen cezanın miktarı itibariyle koşulları yönünden oluşmadığından” biçimdeki yasal olmayan gerekçeyle sanık hakkında TCK’nın 50. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı kısmen istem gibi BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca yeni hüküm kurulurken bozma öncesi hükmolunan yaptırımın (cezanın) ve sonuçlarının ağırlaştırılamayacağı kuralının GÖZETİLMESİNE, 17/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY İKİNCİ CEZA DAİRESİ 2014/10199 E. 2015/12141 K. 10.06.2015

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

TCK’nın 21/1. maddesinde, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesinin “kast” unsurunu oluşturacağının hükme bağlandığı; aynı Kanun maddesinin 2. fıkrasında ise olası kastın, kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde oluşacağının belirtildiği ve somut olayda TCK’nın 21/2 maddesinin uygulama koşulları bulunmadığı halde 5237 sayılı TCK’nın 21/2. maddesi uyarınca hükmolunan cezadan indirim yapılıp eksik ceza tayin edilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.

Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 10/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY SEKİZİNCİ CEZA DAİRESİ 2019/11607 E. 2021/3872 K. 11.03.2021

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma

HÜKÜM : Mahkumiyet

Gereği görüşülüp düşünüldü:

5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesinde, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesinin “kast” unsurunu oluşturacağının hükme bağlandığı; aynı Kanun maddesinin 2. fıkrasında ise olası kastın, kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde oluşacağının belirtildiği; ancak dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporlarından sanığın eylemi bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiği anlaşılmakla, TCK’nın 21/2. maddesinin uygulanma koşulları bulunmadığı halde sanık hakkında TCK’nın 21/2. maddesi uyarınca hükmolunan cezadan indirim yapılarak eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanığın, suçun maddi unsuru oluşmadığına, suçtan zarar görenlerin şikayetçi olmadığına, suç işleme kastı bulunmadığına yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 11.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY ONBEŞİNCİ CEZA DAİRESİ 2013/14081 E. 2014/2186 K. 10.02.2014

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.

Sanıkla katılanın daha önce aynı işyerinde çalıştıkları, bu dönemde, sanığın, katılana yönelik eylemleri nedeniyle aralarında husumet oluştuğu, sanığın, olaydan önce katılanın yolunu keserek sürekli rahatsız ettiği ve evlenmek istediğini söylediği, olay günü de, ele geçirilemeyen av tüfeği ile katılanın evinin önüne giderek ona mesaj çekip cama çıkmasını istediği, katılanın mutfak ışığını yakarak cama çıktığı esnada sanığın katılana doğru silahla ateş ettiği, geriye çekilen katılan yaralanmasa da mutfak camının kırıldığı, böylece sanığın mala zarar verme suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık, katılan ve tanık beyanları, görgü ve tespit tutanağı, olay yeri inceleme tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.

Yargıtay Ceza genel Kurulu’nun 28/05/2013 tarih ve 2013/3-22 Esas ve 2013/270 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, 765 sayılı TCK’da tanımlanmamasına karşın, 5237 sayılı TCK’nın 21. maddesinin 1. fıkrasının ikinci cümlesinde kast; “suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi” şeklinde açıklanmış, aynı Kanun maddesinin 2. fıkrasında ise; “kişinin suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır”denilmek suretiyle “olası kast” tanımına yer verilmiştir. Doğrudan kast, failin hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesini gerektirir. Ancak, failin hareketiyle hedeflediği doğrudan sonuçların yanısıra, hareketinin zorunlu sonuçları ya da kaçınılmaz yan sonuçları da, açık bir isteme olmasa dahi doğrudan kast kapsamında değerlendirilmelidir. Öğreti ve uygulamada “dolaylı kast,” “belirli olmayan kast,” “gayrimuayyen kast,” “olursa olsun kastı” olarak da adlandırılan olası kast, TCK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında; “öngörmesine rağmen, fiili işlemesi” şeklinde tanımlanmıştır. Olası kast ile doğrudan kast arasındaki ayırıcı ölçütteki en belirgin unsurlar, doğrudan kasttaki bilme ve isteme unsurlarıdır. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini biliyorsa ve bunu da istiyorsa doğrudan kasıtla hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir. Yine failin hareketiyle hedeflediği doğrudan neticelerle birlikte, hareketin zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan sonuçları da, açıkça istenmese dahi doğrudan kastın kapsamı içinde değerlendirilmelidir. Belli bir sonucun gerçekleşmesine yönelik hareketin, günlük hayat tecrübelerine göre diğer bazı sonuçları da doğurması muhakkak ise, failin bu sonuçlar açısında da, doğrudan kastla hareket ettiği kabul edilmelidir. Olası kastı, doğrudan kasttan ayıran diğer ölçüt ise; suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşmesinin muhakkak olmayıp, muhtemel olmasıdır. Fail, böyle bir durumda, bu ihtimalin gerçekleşmesini kabullenerek, olursa olsun düşüncesi ile ve ona katlanmayı da göze alarak hareket etmekte ve muhtemel neticenin gerçekleşmemesi için de önlem almamaktadır.

Somut olayda, sanığın, pencere camının önünde duran katılana doğrudan ateş ettiği, bu ateş etme neticesinde camın kırılmasının, ateş etme hareketinin zorunlu ve kaçınılmaz sonucu olduğu dikkate alındığında, sanığın mala zarar verme suçu açısından da doğrudan kastla hareket ettiği dikkate alınarak, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 10/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY ONYEDİNCİ CEZA DAİRESİ 2015/9388 E. 2016/1069 K. 28.01.2016

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:

Kast, ceza hukukunda failin gerçekleştirdiği hareketi ve bunun sonuçlarını bilmesi ve istemesidir. TCK’nın 21. maddesinde kastın suçun oluşmasında belirleyici unsur olduğu ifade edilmiş ve tanımı “kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir” şeklinde yapılmıştır. Kast, bilme ve isteme olmak üzere iki ana öğeden oluşur. Bilme ifadesinden anlaşılan, suç tipinde tanımlanan unsurların fail tarafından fiilin işlendiği sırada biliniyor olmasıdır. Hırsızlık suçunda kastın mevcut olması için failin alıp götürdüğü malın başkasına ait olduğunu bilmesi gerekir. Eğer fail olayın niteliği gereği sahipsiz zannettiği bir malı alıp götürmüşse, hırsızlık kastı ile hareket etmediğinden bu suç tipiyle cezalandırılamaz.

Müşteki, işyerinin karşısındaki boş araziden 19.09.2010 tarihi saat 07.30 civarında hırsızlık olduğunu polise ihbar etmiş, polis ise sanıklar olay yerinden henüz 200 metre ilerlemişken sanıkları yakalamıştır. Sanıkların hazırlıkta ve yargılamanın diğer aşamalarındaki ifade ve sorgularında; köşebentli ızgara demirlerinin boş arazi içindeki çöp varilinin yanında durması nedeniyle sahipsiz olduğunu düşündüklerini beyan etmeleri karşısında, olay yerinde inceleme yapılarak, köşekent demirlerinin bulunduğu yer ile müştekiye ait dükkanın ve suç yerinin konumu saptandıktan sonra sanıkların boş arazide duran demir parçalarının sahipli olduğunu anlayabilecek durumda olup olmadıkları usülünce incelenmeden ve ayrıca 19.09.2010 tarihli tutanak mümzileri ile tanık Hakan Uçar dinlenmeden, yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanık ….in temyiz nedeni bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 28.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY BİRİNCİ CEZA DAİRESİ 2022/1468 E. 2022/3428 K. 10.05.2022

  • MAKTULÜN YAŞI – KRONİK HASTALIĞI – FİZİKİ YAPISI – KALP KRİZİ GEÇİREN MAKTULÜN “KALBİM” DİYE BAĞIRMASINA RAĞMEN – EYLEMİNE DEVAM ETMESİ – KALP KRİZİ GEÇİRDİĞİNİ ANLADIĞI HALDE BIÇAK ALARAK MAKTULE DOĞRU SAVURMASI
  • OLASI DEĞİL DOĞRUDAN KASTLA ÖLDÜRME SÖZ KONUSUDUR.


(5237 s. TCK m. 21, 82)

ÖZET

Maktulün yaşı, kronik hastalığı ve fiziki yapısı, sanığın kalp krizi geçiren maktulün “kalbim” diye bağırmasına rağmen eylemine devam etmesi, kalp krizi geçirdiğini anladığı halde bıçak alarak maktule doğru savurması, polisin engellemesi sonucunda eylemine son vermek zorunda kalması, kalp hastası olduğunu bildiği maktule “öl, geber”, polis memurlarına ise “gidin, öldüreceğim” diyerek iradesini açığa çıkarması karşısında nitelikli öldürme suçundan TCK’nin 21/1. maddesi uyarınca cezalandırılması gerekirken, Dairemiz ilamını etkisiz bırakacak şekilde uygulama şartları bulunmayan TCK’nin 21/2. mad. olası kast indirimi tatbiki suretiyle eksik ceza tayini bozmayı gerektirmiştir.

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

HÜKÜMLER : 1) Rize Ağır Ceza Mahkemesinin 13/09/2019 tarih ve 2018/393 Esas – 2019/171 Karar sayılı kararı ile,

Sanık …’ün olası kastla öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verildiği,

2)Kararın istinaf edilmesi üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesinin 05/12/2019 tarih ve 2019/121 Esas – 2019/129 Karar sayılı kararı ile “istinaf başvurusunun esastan reddine” karar verildiği,

3)Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 12/04/2021 tarih ve 2020/3420 Esas – 2021/6592 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilerek dosyanın Rize Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi üzerine;

4)Rize Ağır Ceza Mahkemesinin 09/09/2021 tarih ve 2021/268 Esas – 2021/328 Karar sayılı kararı ile,

Sanık … hakkında,

Maktul …’e yönelik olası kastla öldürme suçundan TCK’nin 82/1-d, 21/2, 53. maddeleri gereğince müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına dair karar.

TEMYİZ EDENLER : Sanık müdafii, katılan … Politikalar Bakanlığı vekili, Cumhuriyet savcısı

TÜRK MİLLETİ ADINA

Rize Ağır Ceza Mahkemesinin 09/09/2021 tarih ve 2021/268 Esas – 2021/328 Karar sayılı kararının sanık müdafi, katılan Kurum vekili, Cumhuriyet savcısı tarafından 5271 sayılı CMK’nin 291. maddesinde belirtilen süre içinde temyiz edildiği anlaşılmıştır.

Dosya incelendi.

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Rize Ağır Ceza Mahkemesinin 13/09/2019 tarih ve 2018/393 Esas – 2019/171 Karar sayılı kararının istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza dairesinin 05/12/2019 tarih ve 2019/121 Esas – 2019/129 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddi kararının, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 12/04/2021 tarih ve 2020/3420 Esas – 2021/6592 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verildiği, Rize Ağır Ceza Mahkemesinin yeniden yapmış olduğu yargılama sonucunda, sanık …’un maktul …’e yönelik olası kastla öldürme suçundan cezalandırılmasına dair hükmünün, bozma kararımızda tartışılması gerektiği belirtilen hususların tartışıldığının anlaşılması karşısında, Mahkemece kurulan hükmün gerekçenin genişletilerek “yeni bir hüküm” olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;

Dairemizin 12/04/2021 tarih ve 2020/3420 Esas – 2021/6592 Karar sayılı ilam içeriğine göre; olay günü sanığın birlikte yaşadığı annesi maktule sinirlenmesi üzerine tokat attığı, boğazını sıktığı, koltuğa doğru iteklediği, kalp ve tansiyon hastası olduğunu bildiği ve maktulün “kalbim kalbim” diye bağırmasına rağmen eylemine devam ettiği, bıçak alarak maktule bıçağı savurduğu ancak isabet ettiremediği, ihbar üzerine gelen polisler tarafından hazırlanan 03.11.2017 tarihli tutanaktan anlaşılacağı üzere, sanığın maktule “geber, öl, oh iyi oldu sana, orospu” şeklinde bağırdığı ve polisin uyarılarına rağmen “gidin, orospuyu öldüreceğim” diyerek kapıyı açmadığı, polisin kapıyı kırarak sanığı yakaladıkları, maktulün hyoid kemiğinin her iki boynuzunda kırık meydana geldiği ve aort disseksiyonu nedeniyle hayatını kaybettiği, Adli Tıp İhtisas Kurulunun 25.06.2018 tarihli raporunda, kronik kalp damar hastalığı bulunan maktulün ölümünü, maruz kaldığı tartışma olayının efor ve stresinin tetiklediği, olayla ölüm arasında tıbben illiyet bağının bulunduğunun bildirildiği olayda:

Maktulün yaşı, kronik hastalığı ve fiziki yapısı, sanığın kalp krizi geçiren maktulün “kalbim” diye bağırmasına rağmen eylemine devam etmesi, kalp krizi geçirdiğini anladığı halde bıçak alarak maktule doğru savurması, polisin engellemesi sonucunda eylemine son vermek zorunda kalması, kalp hastası olduğunu bildiği maktule “öl, geber”, polis memurlarına ise “gidin, öldüreceğim” diyerek iradesini açığa çıkarması karşısında nitelikli öldürme suçundan TCK’nin 21/1. maddesi uyarınca cezalandırılması gerekirken, Dairemiz ilamını etkisiz bırakacak şekilde uygulama şartları bulunmayan TCK’nin 21/2. maddesinde yer alan olası kast indirimi tatbiki suretiyle eksik ceza tayini,

Bozmayı gerektirmiş olup, katılan Kurum vekili ve Cumhuriyet savcısının temyiz talepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, 10/05/2022 gününde oy birliği ile karar verildi.