
Boşanma Davaları Hakkında En Sık Sorulan 15 Soru
Boşanma davaları son yıllarda gözle görülür bir şekilde artmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, boşanma oranları her yıl ortalama %5-10 arasında artış göstermektedir. Özellikle büyük şehirlerde boşanma oranları kırsal bölgelere göre daha yüksek seyretmektedir. Boşanma davaları hakkında bir çok soru gündeme gelmekte olup, bununla ilgili kısa bilgiler aşağıda verilmeye çalışılmıştır.
Table of Contents
Boşanma Davalarına Dair Merak Edilen Tüm Detaylar
Boşanma davaları, evlilik birliğinin sona erdirilmesi sürecinde hukuki düzenlemeler çerçevesinde ilerleyen bir yargılama sürecidir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, boşanma davalarının şu temel sebeplerini belirlemiştir:
- Zina,
- Hayata kast,
- Pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış,
- Suç işleme,
- Evlilik birliğinin temelinden sarsılması,
- Tarafların anlaşması.
Boşanma sürecinde en çok merak edilen soruları ve yanıtlarını sizler için derledik.
1. Boşanma Davası Nedir?
Boşanma davası, evlilik birliğinin hukuken sona erdirilmesi için eşlerden birinin ya da her ikisinin mahkemeye başvurmasıyla başlayan bir hukuki süreçtir. Boşanma davası;
- Anlaşmalı boşanma,
- Çekişmeli boşanma şeklinde iki türdür.
Davada nafaka, velayet, tazminat, mal bölüşümü ve diğer hukuki talepler de mahkeme tarafından karara bağlanır.
2. Boşanma Davası Hangi Durumlarda Reddedilir?
Boşanma davasının reddedilme sebepleri şunlardır:
- Yeterli delil sunulmaması: Mahkeme, iddiaları destekleyen kanıtları yeterli bulmazsa davası reddedebilir.
- Evlilik birliğinin devamının mümkün olduğu kanaati: Hâkim, evliliğin sürdürülebileceğini düşünüyorsa, boşanma talebini reddedebilir.
- Davacının daha fazla kusurlu bulunması: Davacı, davalıya göre daha fazla kusurluysa ve davalı taraf boşanmaya itiraz ederse, mahkeme boşanmayı reddedebilir.
3. Boşanma Davası Açmak Kaç Para Tutuyor?
Boşanma davasının maliyeti davanın anlaşmalı ya da çekişmeli olmasına bağlı olarak değişiklik gösterir.
4. Boşanma Sonrası Mallar Nasıl Paylaşılır?
Eğer taraflar özel bir mal rejimi sözleşmesi yapmamışsa, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Buna göre;
- Eşlerden biri evlilik boyunca elde edilen malların yarısını talep edebilir.
- Eşlerden birine ait kişisel mallar (miras, kişisel kullanım eşyaları) diğer eşe devredilmez.

5. Tek Taraflı Boşanma Davası Açılabilir mi?
Evet, tek taraflı boşanma davası açmak mümkün. Ancak, dava açan tarafın iddialarını destekleyici kanıtlar sunması gereklidir.
6. Anlaşmalı Boşanma Davası Kaç Gün Sürer?
Mahkemenin işyüküne göre değişiklik göstermekle birlikte, anlaşmalı boşanma davası ortalama 1 hafta ile 1 ay içerisinde sonuçlanabilir.
7. Çekişmeli Boşanma Davası Ne Kadar Sürede Sonuçlanır?
Taraflar arasındaki ihtilafın büyüklüğüne bağlı olarak 1 ila 3 yıl arasında sürebilir. Davanın istinaf veya temyize gitmesi halinde bu süre 4-5 yıla kadar uzayabilir.

8. Boşanma Davası Sonrası Velayet Nasıl Belirlenir?
Velayet belirlenirken çocuğun üstün yararı esastır. Mahkeme, çocuğun fiziksel, duygusal ve akademik gelişimi için en uygun ebeveyni belirler.
9. Boşanma Sonrası Soyadı Değiştirilebilir mi?
Kadın, boşanma sonrası kocasının soyadını kullanamaz. Ancak, mahkemeye başvurarak kullanmaya devam etmesi için izin alabilir.
10. Nafaka Kararı Neye Göre Verilir?
Mahkeme, gelir durumu, yaşam standardı ve tarafların ihtiyaçlarına göre nafaka miktarına karar verir.
Sonuç
Boşanma süreci karmaşık hukuki prosedürler içerdiğinden, hak kaybına uğramamak adına bir boşanma avukatıyla süreci yürütmek önemlidir. En iyi sonuca ulaşmak için uzman yardımı almanız tavsiye edilir.
‘Dava, özel sebebe (TMK m. 161) dayanmaktadır. Kanunda yer alan özel boşanma sebeplerinden biriyle açılmış bir boşanma davasında, bu özel sebebin yanında davacının da boşanmayı gerektirecek ağırlıkta bir kusuru ispatlanmış olsa bile; bu husus, karşı tarafça dava konusu yapılmamış ise artık özel sebebe dayalı boşanma kararı verilmesinde ve sonuçlarında dikkate alınamaz. Somut olayda davalının eyleminin Türk Medeni Kanununun 161. maddesinde yer alan boşanma sebebini oluşturduğunda duraksama yoktur. Özel boşanma sebebi ispatlanmıştır. Bu bakımdan, artık davalının dayanılan boşanma sebebini çürütmek amacıyla değil de, “Davacının da kusurlu olduğunu” ispat etmeye yönelik gösterdiği deliller ve davacının kusuru dikkate alınmaz.
Diğer bir ifade ile özel boşanma sebebine dayalı boşanma davalarında; evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle açılan boşanma davalarında olduğu gibi davacının kusurlu davranışlarının dikkate alınması suretiyle kusur kıyaslaması yapılamaz. O halde, somut olayda özel boşanma sebebiyle boşanmaya karar verildiğine göre davalı kadının tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, bu husus nazara alınmadan, davacı erkeğe kusur izafe edilmesi doğru olmamakla beraber verilen boşanma kararı sonucu itibarıyla doğru olduğundan boşanma kararının gerekçesinin değiştirilmesi suretiyle onanması gerekmiştir.’ Yargıtay Kararı – 2. HD., E. 2021/1093 K. 2021/2672 T. 5.4.2021
‘Davalı, mütekabil boşanma davası açmış, mütekabil boşanma davasında; zina, olmazsa hayata kast, bu da olmazsa pek kötü davranış, bunun da kabul edilmemesi halinde haysiyetsiz hayat sürme, bu da kabul edilmediği takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini istemiştir. Zina, hayata kast, pek kötü muamele ve haysiyetsiz hayat sürme özel boşanma sebebi yanında genel boşanma (TMK m. 166/1) sebebi de oluşturur.
Böyle bir durum karşısında kalan eş, dilerse bu özel sebeplerin yanında genel sebebe, dilerse birine veya birkaçına birlikte dayanarak boşanma talep edebilir. Hem özel hem de genel sebebe dayanılarak boşanma davası açılmış ise, doğuracakları hukuki sonuçlar farklı olacağından öncelikle özel boşanma sebeplerinin bulunup bulunmadığı belirlenmeli, özel sebep varsa, bu sebebe dayanılarak, özel boşanma sebeplerinin gerçekleşmemesi veya özel sebebe dayalı dava hakkının düşmüş olması halinde, deliller, genel boşanma sebebi çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Toplanan delillerin öncelikle özel boşanma sebepleri bakımından değerlendirilip, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.’
Yargıtay Kararı – 2. HD., E. 2009/8440 K. 2010/12941 T. 29.6.2010