Ceza Avukatı Anıt Hukuk
Anıt Hukuk
Quick Contact

           

Çalışma  Saatlerimiz / Pazartesi – Cumartesi / 08:00 – 18:00

Bize Ulaşın:  +90 532 692 49 52

Ceza Ticaret Miras Boşanma Kira Avukatı

Yabancılar tarafından işlenen suç TCK 12/1

yabancılar tarafından işlenen suç

Yabancılar tarafından işlenen suç TCK 12/1

Yabancılar tarafından işlenen suç , hem ulusal hem de uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde ele alınır. Bu tür durumlarda, yabancının tabi olduğu özel düzenlemeler ve Türkiye’nin uluslararası anlaşmalardan doğan yükümlülükleri dikkate alınır. İşte yabancıların Türkiye’de işledikleri suçlarla ilgili genel çerçeve ve uygulamalar:

yabancılar_tarafından islenen_suc
yabancılar tarafından islenen suc

Yabancılar Tarafından İşlenen Suç ve Yargılama

  1. Türkiye Ceza Kanunu (TCK) ve Uygulanabilirlik: Türkiye’de suç işleyen yabancılar, TCK’ya tabi olur. İşledikleri suçlar, Türk yasalarına göre değerlendirilir ve cezalandırılır.
  2. Adli Süreç: Yabancıların işlediği suçlarla ilgili adli süreç, Türkiye’deki mahkemeler tarafından yürütülür. Yabancı uyruklu kişi, diğer sanıklar gibi yargılama sürecine tabi tutulur.

Gözaltı ve Tutuklama

  • Gözaltı Süresi: Yabancıların gözaltına alınma süresi, Türk vatandaşları için geçerli olan sürelerle aynıdır. Bu süreler, suçun niteliğine göre değişebilir.
  • Tutuklama: Yabancı uyruklu kişiler, tutuklama kararı verilmesi halinde cezaevine gönderilir. Bu süreçte, yabancı sanığın konsolosluk temsilcisiyle iletişime geçme hakkı vardır.

Konsolosluk Bilgilendirme

  • Konsoloslukla İletişim: Türkiye’de suç işleyen yabancıların durumu, ilgili ülkenin konsolosluk makamlarına bildirilir. Yabancılar tarafından işlenen suç konsolosluk yetkilileri, gözaltındaki veya tutuklu yabancı uyruklu kişilerle görüşebilir ve hukuki süreçte yardımcı olabilir.

Yabancıların Hakları

  • Adil Yargılanma Hakkı: Yabancı uyruklu kişiler, Türk adalet sistemi içinde adil yargılanma hakkına sahiptir. Bu hak, Anayasa ve uluslararası anlaşmalarla güvence altına alınmıştır.
  • Tercüman Hizmeti: Yabancıların yargılama sürecinde anadilinde tercüman talep etme hakları vardır. Bu, savunma haklarının etkin bir şekilde kullanılabilmesi için önemlidir.

Suç Türüne Göre Uygulamalar

  • Adli Suçlar: Hırsızlık, dolandırıcılık, yaralama gibi adli suçlar işleyen yabancılar, Türk ceza yasalarına göre yargılanır ve cezalandırılır.
  • Terör ve Ağır Suçlar: Terörizm, uyuşturucu kaçakçılığı gibi ağır suçlar söz konusu olduğunda, cezalar daha ağır olabilir ve özel güvenlik önlemleri alınabilir.
  • Sınırdışı Edilme: Bazı durumlarda, yabancılar suçları nedeniyle sınır dışı edilebilir. Sınır dışı edilme kararı, mahkeme veya ilgili idari makamlar tarafından verilir ve kişinin suçunun niteliğine, tehlike arz edip etmediğine bağlıdır.

Uluslararası Hukuk ve İşbirliği

  • Suçluların İadesi: Türkiye, suçluların iadesi konusunda birçok ülkeyle ikili anlaşmalar yapmıştır. Yabancı bir ülkenin vatandaşı Türkiye’de suç işlediyse ve bu kişi kendi ülkesine iade edilmek isteniyorsa, iki ülke arasındaki anlaşmalar ve uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde işlem yapılır.
  • Uluslararası Ceza Mahkemesi: Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargı yetkisini tanımamaktadır. Ancak, uluslararası hukukun genel prensipleri ve BM kararları çerçevesinde uluslararası işbirliği yapmaktadır.

Özel Durumlar

  • Diplomatik Dokunulmazlık: Diplomatik temsilciler ve belirli uluslararası örgüt çalışanları, görevleri süresince diplomatik dokunulmazlığa sahip olabilirler. Bu durumda, normal adli süreçler yerine diplomatik yollarla çözüm aranır.

Yabancıların Türkiye’de işledikleri suçlar, hem ulusal yasalar hem de uluslararası yükümlülükler dikkate alınarak titizlikle ele alınır. Bu süreçlerde, adaletin sağlanması ve hukukun üstünlüğünün korunması temel ilkelerdendir.

yabancılar_tarafından islenen_suc
yabancılar tarafından islenen suc

Yabancı tarafından işlenen suç

Madde 12– (1) Bir yabancı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye’nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılır. Yargılama yapılması Adalet Bakanının istemine bağlıdır.

 (2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen suçun bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi ve failin Türkiye’de bulunması halinde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ile suçtan zarar görenin şikayeti üzerine fail, Türk kanunlarına göre cezalandırılır.

(3) Mağdur yabancı ise, aşağıdaki koşulların varlığı halinde fail, Adalet Bakanının istemi ile yargılanır: a) Suçun, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı üç yıldan az olmayan hapis cezasını gerektirmesi.

b) Suçluların geri verilmesi anlaşmasının bulunmaması veya geri verilme isteminin suçun işlendiği ülkenin veya failin uyruğunda bulunduğu devletin hükûmeti tarafından kabul edilmemiş olması.

 (4) Birinci fıkra kapsamına giren suçtan dolayı yabancı mahkemece mahkûm edilen veya herhangi bir nedenle davası veya cezası düşen veya beraat eden yahut suçu kovuşturulabilir olmaktan çıkan yabancı hakkında Adalet Bakanının istemi üzerine Türkiye’de yeniden yargılama yapılır.

 (5) (Ek: 18/6/2014-6545/56 md.) Birinci fıkra kapsamına giren hâllerde rüşvet ve nüfuz ticareti suçlarından dolayı yargılama yapılması Adalet Bakanının istemine bağlı değildir.

GEREKÇESİ

Yabancı bir ülkede Türkiye’ye zarar veren bir suç hakkında Türkiye’de soruşturma yapılabilmesi için suçun ceza alt sınırının en az bir yıl olması, suçun Türkiye’nin menfaatlerine aykırı işlenmesi, failin Türkiye’de bulunması ve Adalet Bakanının talebinin olması gereklidir (TCK 12/1). Bu şartlardan herhangi birinin eksik olması durumunda faille ilgili Türkiye’de yargılama yapılamaz. Suçun ceza alt sınırının en az bir yıl olup olmadığı, Türk kanunlarına göre belirlenir. Suçun işlendiği yerin ceza uygulaması açısından bir önemi yoktur.

Yabancı ülkede işlenen suçun bir yıldan az ceza alt sınırına sahip olup olmadığının belirlenmesinde, soruşturma aşamasında ileri sürülen yasal ağırlaştırıcı sebebin alt sınırı ve yasal hafifletici sebeplerin üst sınırı dikkate alınır (TCK m. 15). Suçun Türkiye’ye zarar vermesinin ne anlama geldiği konusunda kanunda veya gerekçede belirli bir açıklık bulunmamaktadır. Türkiye’ye zarar veren suç, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin doğrudan zarar görmesi anlamına gelir. Yani, devletin sahip olduğu hak ve menfaatlerin ihlal edilmesi durumunu kapsar. Başka bir deyişle, suçla ihlal edilen ve korunan hukuki değer ve menfaatin devlet tarafından temsil edildiği durumlarda, bu suçun Türkiye’ye zarar verdiği kabul edilir.

Bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları veya Türk kanunlarına göre oluşturulmuş özel hukuk tüzel kişilerine karşı işlenen suçlar bu kapsamda değerlendirilmez. Üstelik, yabancı ülkede Türk vatandaşları veya özel hukuk tüzel kişilerine karşı işlenen suçlar, 12. maddenin 2. fıkrasında ayrıca düzenlenmiştir. Zarar, doğrudan veya dolaylı olarak maddi, ekonomik, siyasi, ahlaki veya toplumsal olabilir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin maddi zararının yanı sıra manevi bütünlüğünün zedelenmesine yol açan suçlar da Türkiye’ye zarar vermiş kabul edilir. Failin, Türkiye’de olması şartının aranmasının nedeni, yabancı ülkelerde işlenen suçlarda kamu ilgisinin az olması olarak kabul edilir. Kanun tarafından belirlenen bu şart bir cezalandırma şartı değil, bir dava şartıdır. Failin Türkiye’de bulunduğu süre veya bulunma amacı önemli değildir. Bu tür suçlarla ilgili olarak Türk kanunlarına göre Türkiye’de yargılama yapılabilmesi için Adalet Bakanının talepte bulunması gereklidir.

Ancak rüşvet ve nüfuz ticareti suçlarında Türkiye’de yargılama yapılması için Adalet Bakanının talepte bulunmasına gerek yoktur (TCK 12/5). Aynı suç nedeniyle yabancı ülkede yargılanmış bir yabancının, Türkiye’de tekrar yargılanması Adalet Bakanının talebine bağlıdır (TCK 12/4). Türk kanunlarına göre bir yıl hapis cezası gerektiren suçların yabancı bir ülkede Türk vatandaşlarına veya Türk Kanunlarına göre oluşturulan özel hukuk tüzel kişilerine karşı işlenmesi durumunda, failin Türk kanunlarına göre cezalandırılabilmesi için failin Türkiye’de bulunması ve yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması gerekmektedir (TCK 12/2). Zarar gören kişinin suç işlendiği sırada Türk vatandaşı olması gerekmektedir. Özel hukuk tüzel kişisi, Türk kanunlarına göre oluşturulan vakıf, dernek ve her türlü şirketi içerir. Kurucuların veya sermayedarların uyruğunun bir önemi bulunmamaktadır.

Önemli olan, özel hukuk tüzel kişisinin Türk kanunlarına göre oluşturulmuş olmasıdır. Kamu hukuku tüzel kişileri bu kapsamda değerlendirilmez. Kamu hukuku tüzel kişilerine karşı işlenen suçun, Türkiye’ye zarar verdiği varsayılarak 12. maddenin 1. fıkrası kapsamında değerlendirilmesi mümkündür. Failin cezalandırılabilmesi için suçtan zarar görenin suç nedeniyle şikayette bulunması gereklidir (TCK m. 12/2). Şikayet süresi ve sürenin başlangıcı ile ilgili olarak, TCK’nın 11. maddesinin 2. fıkrasındaki düzenlemenin aksine, 12. maddenin 2. fıkrasında özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle TCK’nın 73. maddesindeki genel kural geçerlidir. Dolayısıyla, şikayet süresi, zarar görenin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği tarihten itibaren başlar.

Şikayet süresi, öğrenme tarihinden itibaren altı aydır. Yabancı bir ülkede bir yabancı aleyhine işlenen suçun Türkiye’de yargılanabilmesi için suçun Türk kanunlarına göre alt sınırının üç yıldan az olmaması (TCK m. 12/3-a) ve ayrıca suç için öngörülen hapis cezasının adli para cezası veya seçimlik ceza olmaması gerekmektedir (TCK m. 14). Ayrıca, suçun işlendiği yabancı ülke ile suçluların iadesi anlaşması bulunmaması veya bu istemin ilgili ülke veya failin uyruğu olan Devletin hükümeti tarafından kabul edilmemiş olması gerekmektedir (TCK m. 12/3-b). Bu düzenleme, ikame yargı ilkesinin bir yansıması olarak kabul edilmektedir.

Düzenlemede failin Türkiye’de yargılanabilmesi için Türkiye’de bulunması bir koşul olarak belirtilmemiş olsa da, öncelikle failin suç işlediği iddia edilen ülkeye iade edilmesi sürecinin takip edilmesi ve failin iade işlemlerine tabi tutulabilmesi için Türkiye’de bulunması gerekliliği göz önünde bulundurulmalıdır. Mağdurun yabancı olması durumunda failin Türkiye’de yargılanması, Adalet Bakanının talebine bağlıdır. (TCK 12/3).

T.C. YARGITAY ONBİRİNCİ CEZA DAİRESİ 2016/3013 E. 2016/8503 K. 15.12.2016

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 16.02.2016 gün ve 2015/9401 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 03.03.2016 gün ve 2016/74458 KYB. sayılı ihbarnamesi ile;

Resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından şüpheliler …, …,… şirketi yetkilileri ve meçhul şüpheli haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda … Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 24/03/2015 tarihli ve 2015/41676 soruşturma, 2015/33436 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, … 8. Sulh Ceza Hakimliğinin 20/05/2015 tarihli ve 2015/1081 değişik iş sayılı kararının “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun yabancı tarafından işlenen suç başlıklı 12. maddesindeki “1) Bir yabancı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye’nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılır.

Yargılama yapılması Adalet Bakanının istemine bağlıdır. (2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen suçun bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi ve failin Türkiye’de bulunması halinde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ile suçtan zarar görenin şikayeti üzerine fail, Türk kanunlarına göre cezalandırılır.” şeklindeki hükümler uyarınca, somut olayda işletmeciliği … Ltd. Şti.’ne ait olan … isimli geminin mülkiyetinin sahtecilik ve dolandırıcılık eylemleri ile 3. şirketlere devredildiğinin belirtilmesi karşısında, anılan geminin Türk karasularından transit geçeceği bilgisi de verildiğinden, suçtan zarar görenin Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi olduğu gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,

Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

İncelenen dosya içeriğine göre; mülkiyeti … Şirketine ait olan…gemisinin işletmecisinin … LTD. ŞTİ.’ne ait olduğu, anılan geminin mülkiyetinin sahte mahkeme kararlarıyla başka şirketlere geçirilip dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarının işlendiğinin iddia edildiği, TCK’nın 12/2. maddesinde de aynı yasanın 13.maddesinde belirtilen suçlar dışında kalan suçlar bakımından “bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi ve failin Türkiye’de bulunması hâlinde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ile suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine failinin, Türk kanunlarına göre” cezalandırılacağının öngörüldüğü, suçtan zarar görenin Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi olduğu anlaşılmakla kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden … Cumhuriyet Başsavcılığının 24.03.2015 tarih, 2015/41676 Sor, 2015/33436 karar sayılı KYOK’na karşı itirazın reddine dair mercii … 8. Sulh Ceza Hakimliğinin 20.05.2015 tarih, 2015/1081 D.İş sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde takdir ve ifasına, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİNE, 15.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY ONİKİNCİ CEZA DAİRESİ 2016/12820 E. 2017/3447 K. 26.04.2017

Hakaret ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 05.04.2016 tarihli ve 2014/50206 soruşturma, 2016/31676 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz edilmesi üzerine, hakaret suçu yönünden itirazın reddine, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13.06.2016 tarihli ve 2016/2507 değişik iş sayılı kararı kapsayan dosya incelendi.

Dosya kapsamına göre; yabancı ülke vatandaşı olan şüphelinin ikamet ettiği Amerika ülkesinde, internet üzerinden açtığı web sitesinden şikayetçinin telefon, elektronik posta ve adres bilgilerini paylaşmasından ibaret somut olayda; şüpheliye isnad edilen suçun yabancı tarafından yabancı bir ülkede Türk vatandaşı aleyhine işlenen suç niteliğinde olduğu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun yer bakımından uygulanmasına dair 12. maddesinde “(1) Bir yabancı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye’nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılır.

Yargılama yapılması Adalet Bakanının istemine bağlıdır. (2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen suçun bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi ve failin Türkiye’de bulunması hâlinde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ile suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine fail, Türk kanunlarına göre cezalandırılır.” şeklinde hükme yer verildiği, 12/2. maddesindeki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere bu nitelikteki suç yönüyle Türk Ceza Kanunlarına göre yargılamanın yapılabilmesinin failin Türkiye’de bulunması şartına bağlandığı, dosya kapsamına göre Türkiye’de bulunmayan şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, kaldı ki merciince savcılık tarafından yapılması gereken soruşturma işlemlerinin neler olduğu belirtilmeksizin tahkikatın genişletilmesine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 15.11.2016 gün ve 94660652-105-06-10181-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.12.2016 gün ve 2016/392595 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve soruşturma evrakı tevdi kılınmakla;

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Yabancı tarafından işlenen suç” başlıklı 12. maddesinde; “(1) Bir yabancı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye’nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılır. Yargılama yapılması Adalet Bakanının istemine bağlıdır. (2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen suçun bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi ve failin Türkiye’de bulunması halinde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ile suçtan zarar görenin şikayeti üzerine fail, Türk kanunlarına göre cezalandırılır.” hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre, yurt dışında Türk vatandaşının aleyhine 13. maddede yazılı suçlar dışında suç işleyen yabancı uyruklu şüpheli hakkında kovuşturma yapılabilmesi için aşağıdaki koşulların gerçekleşmesi gerekir:

a) Suçun, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik sahası dışında işlenmiş olması,

b) Türk vatandaşı olmayan bir kimse, yani yabancı tarafından işlenmiş olması,

c) Yurt dışında işlenen suçun, “Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suç” olması,

d) Yabancı ülkede işlenen suçun “bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına” işlenmesi,

e) Failin Türkiye’de bulunması,

f) İşlenen suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması”.

Bütün bu koşulların gerçekleşmesi halinde, suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine Türkiye’de yargılama yapılabilecektir.

İncelenen dosyada; yurt dışında Türk vatandaşının aleyhine hakaret ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarını işlediği iddia olunan yabancı uyruklu şüphelinin Türkiye’de bulunmaması karşısında şüpheli hakkında Türkiye’de yargılama yapılması için gerekli koşulların gerçekleşmemesinden dolayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 05.04.2016 tarihli ve 2014/50206 soruşturma, 2016/31676 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu açısından da reddine karar verilmesi gerekirken, anılan suçun cezasının suç tarihi itibariyle asgari bir yıl hapis cezası olması nedeniyle soruşturma yapılabilmesi için şüphelinin Türkiye’de bulunmasının zorunlu olmadığı gerekçesiyle itirazın kısmen kabulü ile Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılması gereken soruşturma işlemlerinin neler olduğu da belirtilmeksizin soruşturmanın genişletilmesine ilişkin Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13.06.2016 tarihli ve 2016/2507 değişik iş sayılı kararında isabet görülmemiş olup,

Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 05.04.2016 tarihli ve 2014/50206 soruşturma, 2016/31676 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın kısmen kabulü ile anılan kararın verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu açısından kaldırılmasına ilişkin Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13.06.2016 tarihli ve 2016/2507 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi

T.C. YARGITAY DÖRDÜNCÜ CEZA DAİRESİ 2014/35158 E. 2015/27194 K. 16.04.2015

Suç örgütlerinin isimlerini kullanarak tehdit suçundan şüpheli… hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, … Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 26/09/2013 tarihli ve 2012/4325 soruşturma, 2013/847 esas, 2013/380 sayılı iddianamenin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesine uygun bulunmadığından bahisle aynı Kanun’un 14. maddesi gereğince iadesine dair, … Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2013 tarihli ve 2013/336 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin,..Ağır Ceza Mahkemesinin 06/11/2013 tarihli ve 2013/1241 sayılı kararının, …. Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26/06/2014 gün ve 237315 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:

İstem yazısında; “… Asliye Ceza Mahkemesince, yabancı uyruklu olan şüphelinin Türkiye’de bulunmadığı, şüpheli hakkında yabancı ülkede hüküm verilip verilmediğinin araştırılmadığı ve 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 14. maddesi gereğince kamu davasının yetkili mahkeme tespit edilmeksizin açıldığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de,

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 12/1-2. maddelerinde “(1) Bir yabancı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye’nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılır. Yargılama yapılması… Bakanının istemine bağlıdır. (2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen suçun bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi ve failin Türkiye’de bulunması hâlinde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ile suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine fail, Türk kanunlarına göre cezalandırılır.” şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında, bahse konu olayda yabancı uyruklu şüphelinin Türkiye’de bulunması ve üzerine atılı bulunan suçtan yabancı ülkede hakkında hüküm verilmemiş olması şartlarının yargılama şartlarından olduğu ve Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yerine getirilmeksizin kamu davasının açılabileceği, kaldı ki şüpheli … dosya kapsamında en son 03/07/2013 tarihinde… … havaalanından yurt dışına ayrılış yaptığının tespit edildiği ve yabancı şüphelinin Türkiye’de bulunma şartının gerçekleştiğinin sabit olduğu, şüpheli hakkında üzerine atılı bulunan suçtan yabancı ülkede hüküm verilip verilmediği hususunun belirtildiği üzere, yargılama şartı olup kovuşturma aşamasında mahkemesince tespit edilebileceği,

Şüpheli …’un … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/266 esasına kayden görülen davanın 22/06/2010 tarihli duruşmasında, yerleşim yerinin … No. D:. adresi olduğunun belirtildiği, aynı adresin.. Cumhuriyet Başsavcılığının 26/09/2013 tarihli iddianamesinde de tespit edilerek belirtildiği ve şüphelinin yakalanmamış olduğu dikkate alındığında, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 14/1. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 13/3. maddesi gereğince yetkili mahkemenin ilk usul işlemlerinin yapıldığı yer olan Kemer ilçesi mahkemeleri olduğu, hususlarının gözetilmeksizin itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

I-Olay:

Suç örgütlerinin isimlerini kullanarak tehdit suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, … Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 26/09/2013 tarihli iddianamenin,..Asliye Ceza Mahkemesince, yurtdışında suç işleyen yabancı uyruklu şüphelinin Türkiye’de bulunmadığı, şüpheli hakkında yabancı ülkede hüküm verilip verilmediğinin araştırılmadığı ve yetkili mahkeme tespit edilmeksizin dava açıldığı gerekçesiyle iadesine karar verildiği, Cumhuriyet Başsavcılığının iade kararına itirazı üzerine, itirazı inceleyen … Ağır Ceza Mahkemesince itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.

II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:

Tehdit suçundan yabancı uyruklu şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin, kovuşturma şartlarının gerçekleşmediği ve yetkisizlik gerekçesiyle iade edilmesi üzerine, bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair merci kararının hukuka uygun olup olmadığına ilişkindir.

III- Hukuksal Değerlendirme:

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Yabancı tarafından işlenen suç başlıklı” 12. maddesinde; (1) Bir yabancı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye’nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılır. Yargılama yapılması … Bakanının istemine bağlıdır.

(2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen suçun bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi ve failin Türkiye’de bulunması halinde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ile suçtan zarar görenin şikayeti üzerine fail, Türk kanunlarına göre cezalandırılır.” hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre yurtdışında Türk vatandaşının aleyhine 13. maddede yazılı suçlar dışında suç işleyen yabancı uyruklu şüpheli hakkında kovuşturma yapılabilmesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir:

a) Suçun, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik sahası dışında işlenmiş olması,

b) Türk vatandaşı olmayan bir kimse, yani yabancı tarafından işlenmiş olması,

c) Yurt dışında işlenen suçun, “Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suç” olması,

d) Yabancı ülkede işlenen suçun “bir Tiirk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına” işlenmesi,

e) Failin Türkiye’de bulunması,

f) İşlenen suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması” gerekir.

Bütün bu şartların gerçekleşmesi halinde, suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine Türkiye’de yargılama yapılabilecektir.

İnceleme konusu somut olayda; müştekinin alacağını tahsil amacıyla Kiev/Ukrayna’da bulunduğu sırada şüpheli tarafından suç örgütlerinin adı kullanılmak suretiyle ve birlikte tehdit edildiği iddiasıyla şikayetçi olması üzerine, şüpheli …’un değişik tarihlerde yurda giriş ve çıkış yaptığı, son olarak 03.07.2013 tarihinde.. havalimanını kullanarak yurtdışına çıktığının belirlenmesi üzerine, savunması alınamadığı için hakkında yakalama kararı çıkarıldıktan sonra kamu davası açıldığı görülmektedir.

Ancak TCK’nın 12/2. maddesinde açıkça düzenlendiği üzere, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede, Türk vatandaşı aleyhine işleyen yabancı uyruklu şahsın yargılanabilmesi için, failin Türkiye’de bulunması ve bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması gerekmektedir. Bu hususlar kovuşturma şartı olduğundan bu şart gerçekleşmeden kamu davası açılmamalıdır.

Öte yandan, yabancı ülkede işlenen suçlarda yetkiyi düzenleyen CMK’nın 14/1, göndermesiyle 13/1-2 maddesine göre yetkili mahkemenin sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri, bu şekilde yerleşim yeri yoksa en son adresinin bulunduğu yer olduğu belirtilmiş, yetkinin belirlenememesi halinde ise, CMK’nın 14/3. maddesi uyarınca yetkili mahkemenin Yargıtay tarafından belirleneceği düzenlenmiştir.

Somut olayda iddianamede şüphelinin adresinin …/… olarak gösterildiği, Türkiye’de adresinin olup olmadığının araştırılmadığı görülmektedir.

Sonuç olarak, yurtdışında suç işleyen şüphelinin dava açıldığı dönem itibariyle Türkiye’de olmadığı, hakkında bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilip verilmediğinin araştırılmadığı ve yetki konusunda CMK’nın 14. maddesinin değerlendirilmediği belirlendiğinden, iddianamenin kovuşturma şartının oluşmadığı gerekçesiyle iadesi kararının hukuka uygun olması karşısında, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.

IV- Sonuç ve Karar:

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 16.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.