Ceza Muhakemesi Duruşma Hazırlığı
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), ceza yargılamasının usul ve esaslarını belirler. Duruşma hazırlığı, ceza muhakemesinin önemli bir aşamasıdır ve CMK’da detaylı şekilde düzenlenmiştir. Bu aşama, ceza davasının esas duruşmasına hazırlık yapmak amacıyla yapılır ve delillerin toplanması, değerlendirilmesi, iddianamenin kabulü gibi işlemleri kapsar. İşte duruşma hazırlığı hakkında detaylı bilgi:
Table of Contents
Ceza Muhakemesi Duruşma Hazırlığı Aşamaları
1. İddianamenin Düzenlenmesi ve Kabulü
- İddianamenin Düzenlenmesi: Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresinde elde edilen delillere dayanarak suçun işlendiğine kanaat getirdiğinde iddianame düzenler.
- İddianamenin Mahkemeye Sunulması: Düzenlenen iddianame, yetkili ve görevli mahkemeye sunulur.
- İddianamenin Kabulü: Mahkeme, iddianamenin kabulü veya reddi hakkında karar verir. İddianame, CMK 170. maddede belirtilen şartları taşıyorsa kabul edilir. İddianame kabul edilmezse, eksikliklerin giderilmesi için Cumhuriyet savcısına iade edilir.
2. Duruşma Hazırlığı İşlemleri
İddianamenin kabul edilmesinden sonra duruşma hazırlığı başlar. Bu süreçte aşağıdaki işlemler gerçekleştirilir:
- Mahkemenin İncelemesi: Mahkeme, dosya üzerinden iddianameyi ve ekindeki belgeleri inceleyerek duruşmaya hazırlık yapar.
- Duruşma Günü Tespiti: Mahkeme, duruşma gününü belirler ve taraflara duruşma gününü bildirir.
- Tarafların Çağrılması: Sanık, mağdur, katılan, tanıklar ve bilirkişiler duruşmaya çağrılır. Çağrı, tebligat yoluyla yapılır.
- Delillerin Toplanması: Mahkeme, gerekli gördüğü delilleri toplar veya Cumhuriyet savcısından delillerin toplanmasını talep eder. Bu kapsamda tanık ifadeleri alınabilir, bilirkişi raporları hazırlanabilir ve maddi deliller incelenebilir.
- Sanığın Hazırlanması: Sanığın savunma hazırlığını yapabilmesi için gerekli bilgi ve belgeler sağlanır. Sanığın müdafiyle görüşmesi ve savunma için hazırlık yapması teşvik edilir.
- Mağdur ve Katılanın Hazırlanması: Mağdur veya katılanın haklarını savunabilmesi için gerekli bilgi ve belgeler sağlanır. Ayrıca, mağdur veya katılanın vekil tayin etmesi teşvik edilir.
3. Duruşma İçin Özel Hazırlıklar
- Güvenlik Önlemleri: Duruşma sırasında güvenliğin sağlanması için gerekli önlemler alınır. Özellikle önemli ve hassas davalarda güvenlik artırılır.
- Teknik Hazırlıklar: Ses ve görüntü kayıt cihazlarının hazırlanması, duruşma salonunun teknik donanımının kontrol edilmesi gibi hazırlıklar yapılır.
- Tarafların İkamesi: Sanık, tanık veya diğer ilgili kişiler duruşmada hazır bulunamayacaksa, SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) aracılığıyla ifade vermeleri sağlanabilir.
Duruşma Hazırlığının Hukuki Çerçevesi
1. CMK’da Duruşma Hazırlığına İlişkin Hükümler
- CMK 174: İddianamenin kabulü ve duruşma hazırlığı ile ilgili genel hükümler.
- CMK 176: Duruşma gününün belirlenmesi ve taraflara tebliği.
- CMK 177: Sanığın, mağdurun ve diğer ilgili kişilerin duruşmaya çağrılması.
- CMK 178: Tanıkların ve bilirkişilerin çağrılması, delillerin toplanması.
2. Duruşma Hazırlığının Amacı
- Adil Yargılama: Duruşma hazırlığı, adil bir yargılama yapılabilmesi için gerekli tüm hazırlıkların tamamlanmasını sağlar.
- Delillerin Eksiksiz Toplanması: Mahkeme, duruşma sırasında tüm delilleri eksiksiz şekilde değerlendirebilmek için önceden delillerin toplanmasını sağlar.
- Tarafların Hazırlıklı Olması: Tarafların duruşma sırasında etkili bir şekilde savunma yapabilmeleri için gerekli hazırlıkların yapılmasını sağlar.
Duruşma Hazırlığının Sonuçları
- Hazırlık Aşamasının Tamamlanması: Duruşma hazırlığı aşaması tamamlandığında, esas duruşma başlatılır.
- Etkili Savunma ve İddia: Tarafların duruşma öncesinde hazırlık yapmış olması, duruşma sırasında etkili bir savunma ve iddia yapılmasını sağlar.
- Hukuki Güvenlik: Duruşma hazırlığı, ceza yargılamasının hukuki güvenlik içinde ve usulüne uygun bir şekilde yapılmasını temin eder.
Duruşma Hazırlığına İlişkin Önemli Hususlar
- Tebligatların Usulüne Uygun Yapılması: Duruşma hazırlığı aşamasında yapılacak tebligatların usulüne uygun şekilde yapılması, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi açısından kritiktir.
- Savunma Hakkı: Sanığın savunma hakkının korunması ve müdafi ile görüşme hakkının sağlanması önemlidir.
- Mağdur Hakları: Mağdurun haklarının korunması ve gerektiğinde vekil tayin edilmesi teşvik edilmelidir.
Duruşma hazırlığı, ceza muhakemesinde adil ve etkin bir yargılama süreci için temel bir aşamadır. Bu aşamada yapılan hazırlıklar, duruşma sırasında delillerin eksiksiz değerlendirilmesi ve tarafların haklarının korunması açısından büyük önem taşır.
Ceza Muhakemesinde Duruşma Hazırlığı ve Genel Bilgiler
1-Duruşmanın Hazırlanması: Duruşma Hazırlığı Evresi
Duruşma hazırlığı evresi, iddianamenin kabulünden duruşmanın başlamasına kadar geçen süreyi ifade eder[1]. Bu evrede, duruşmanın gereksiz yere uzamasını önlemeye yönelik bazı işlemler yapılır. İddianamenin tebliği, ilgililerin daveti gibi işlemler duruşma hazırlığı devresinde yapılan işlemlerdendir[2]. Bu işlemlerin duruşma başlamadan yapılması, kovuşturma evresinin çabukluğu ve devamlılığına hizmet eder.
İddianamenin kabulüyle, kamu davası açılmış olur ve kovuşturma evresi başlar. Duruşmanın yapılabilmesi için gerekli olan işlemler kural olarak mahkeme başkanı tarafından yapılır. Örneğin, mahkeme, iddianamenin kabulünden sonra duruşma gününü belirler ve duruşmada hazır bulunması gereken kişileri çağırır (m.175/1). Duruşmada hazır bulunması gereken kişilere duruşma günü çağrı kâğıdı ile bildirilir (m.175/2), iddianamenin, çağrı kâğıdı ile birlikte sanığa tebliğ edilmesi (m.176/1) bu devrede yapılır[3]. Sanığın müdafisi bulunmaktaysa ya da kendisine zorunlu müdafi atanmışsa, müdafiye duruşma gününün bildirilmesi gerekir[4].
Cumhuriyet savcısı da iddianamede gösterilen veya sanığın istemi üzerine davet edilen tanık ve bilirkişiler dışında gerek mahkeme başkanı veya hâkim kararıyla, gerek kendiliğinden başka kimseleri davet ettirecek ise bunların ad ve adreslerini sanığa yine makul süre içinde bildirir (m.179/2). Tutuklu sanığın çağrılması duruşma gününün tebliği suretiyle yapılır. Sanıktan duruşmada kendisini savunmak için bir istemde bulunup bulunmayacağı ve bulunacaksa neden ibaret olduğunu bildirmesi istenir; müdafii de sanıkla birlikte davet olunur[5]. Bu işlem, tutuklunun bulunduğu ceza infaz kurumunda cezaevi kâtibi veya bu işle görevlendirilen personel yanına getirilerek tutanak tutulmak suretiyle yapılır (m.176/3).
Çağrı kâğıdının tebliğiyle duruşma günü arasında en az bir hafta süre bulunması gerekir (m.176/4). Bunun amacı, sanığa savunmasını yapabilmesi, varsa delillerini sunabilmesi bakımından zaman tanımaktır. Yargıtay’a göre; “iddianame ve duruşma gününün tebliği ile sanığın savunmasının alındığı 18.06.2013 tarihli duruşma günü arasında bir haftadan daha az bir sürenin geçmiş olmasına karşın, duruşmaya ara verilmesini isteme hakkının olduğu hatırlatılmadan sanığın savunması alınmak suretiyle CMK.’nın 176/4 ve 190/2. maddelerine aykırı davranarak savunma hakkının kısıtlanması”bozma sebebi oluşturur[6]. Sanık, tanık veya bilirkişinin davetini veya savunma delillerinin toplanmasını istediğinde, bunların ilişkin olduğu olayları göstermek suretiyle bu husustaki dilekçesini duruşma gününden en az beş gün önce mahkeme başkanına veya hâkime verir (m.177/1). Bu dilekçe üzerine verilecek karar, kendisine derhâl bildirilir.
Sanığın kabul edilen istemleri, Cumhuriyet savcısına da bildirilir (m.177/2). Mahkeme başkanı veya hâkim, sanığın veya katılanın gösterdiği tanık veya uzman kişinin çağrılması hakkındaki dilekçeyi reddettiğinde, sanık veya katılan o kişileri mahkemeye getirebilir.
Bu kişiler duruşmada dinlenir. Ancak, davayı uzatmak amacıyla yapılan talepler reddedilir (m.178). Sanık, doğrudan doğruya davet ettireceği veya duruşma sırasında getireceği bilirkişi ve tanıkların ad ve adreslerini Cumhuriyet savcısına makul süre içinde bildirir (m.179/1). Cumhuriyet savcısı da iddianamede gösterilen veya sanığın istemi üzerine davet edilen tanık ve bilirkişiler dışında gerek mahkeme başkanı veya hâkim kararıyla, gerek kendiliğinden başka kimseleri davet ettirecek ise bunların ad ve adreslerini sanığa yine makul süre içinde bildirir (m.179/2). Hastalık veya malullük veya giderilmesi olanağı bulunmayan başka bir nedenle bir tanık veya bilirkişinin uzun ve önceden bilinmeyen bir zaman için duruşmada hazır bulunmasının olanaklı bulunmayacağı anlaşılırsa, mahkeme onun bir naiple veya istinabe yoluyla dinlenmesine karar verebilir (m.180/1).
Bu hüküm, konutlarının yetkili mahkemenin yargı çevresi dışında bulunmasından dolayı getirilmesi zor olan tanık ve bilirkişinin dinlenmesinde de uygulanır (m.180/2).
Davayı görmekte olan mahkeme, zorunluluk olmadıkça, büyükşehir belediye sınırları içerisinde bulunan şikâyetçi, katılan, sanık, müdafi veya vekil, tanık ve bilirkişilerin istinabe yoluyla dinlenmesine karar veremez (m.180/3). İstinabe olunan mahkeme, büyükşehir belediye sınırları içerisinde ise, ilgililer kendi yargı çevresinde bulunmasa da büyükşehir belediye sınırları içerisinde yerine getirilmesi gereken istinabe evrakını geri çevirmeksizin gereğini yapar (m.180/4). Tanık veya bilirkişinin aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenebilmeleri olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak ifade alınır (m.180/5).
Tanık veya bilirkişilerin dinlenmesi için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısına, suçtan zarar görene, vekiline, sanığa ve müdafiine bildirilir[7]. Düzenlenen tutanağın örneği hazır bulunan Cumhuriyet savcısına ve müdafie verilir (m.181/1). Yeniden keşif ve muayeneye ihtiyaç duyulursa, aynı usul uygulanır (m.181/2)[8]. Tutuklu olan sanık, ancak tutuklu bulunduğu yer mahkemesinde yapılacak bu tür işlerde hazır bulundurulmasını isteyebilir. Ancak, hâkim veya mahkeme tarafından zorunlu sayılan hâllerde tutuklu bulunan şüpheli veya sanığın da bu tür işlerde hazır bulunmasına karar verilebilir (m.181/3).
2-Duruşma Evresine İlişkin Genel Bilgiler
Duruşmaya hazırlık süresi içerisinde belirlenen günde, yetkili mahkeme salonunda tanık ve bilirkişilerin dinlenmesi, hükmün açıklanmasında görev alacak hakim(ler)in hazır bulunması, alındı belgesinin alınması, tutanakların, savcının ve genellikle sanık ve savunma avukatının katılımı (samimiyet ilkesi), genellikle kesintisiz olarak (yoğunluk ilkesi) Kamuya açık ve sözlü olarak gerçekleşen kovuşturma aşamasının en önemli aşaması (sözlülük ilkesi) ve şeffaflık),delillerin sunulması ve tartışılması yoluyla önemli gerçekleri tespit etme girişimi (önemli gerçeklerin resen araştırılması ilkesi) ve sanığa verilen son sözle sona erer; buna süreç denir[ 9]Duruşmanın amacı, hakimin delilleri inceledikten sonra failin suçluluğuna veya masumiyetine karar vermesini ve sonunda cezai uyuşmazlığı çözüme kavuşturmasını sağlamaktır. Müzakere aşaması, yani.
H. Ceza yargılamasının kolektif niteliğinin devreye girdiği aşama, delillerin aciliyetinin garanti altına alındığı ve cezayı veren hakimlerin yargılama sırasında kişisel görüşlerini ifade edebilecek olgunluğa sahip oldukları aşamadır.
Kovuşturma aşamasının en önemli aşaması olan sorgulama aşaması aynı zamanda kovuşturmanın temel unsurlarının da ele alındığı aşamadır. Ceza yargılamasında hakim olan ilkeler arasında acillik ilkesi, sözlülük ilkesi, şeffaflık ilkesi ile hız ve süreklilik ilkeleri yer almakta olup bunlar öncelikle sorgulama aşamasına yansır. Yani kovuşturma aşamasının doğasında olan bu ilkeler, yargılama aşamasında ortaya çıkar.
Ceza Muhakemesinde Duruşma Evresinde Hakim Olan İlkeler, Bulunması Zorunlu Kimseler ve Yapılacak İşlemler
1. Duruşmanın Sözlülüğü Prensibi
2. Duruşmanın Açıklığı Prensibi
3. Duruşmada Bulunması Zorunlu Olan Kimseler
4. Duruşmanın Başlaması ve Yapılacak İşlemler
5. Duruşmanın Yönetimi, Düzen ve Disiplini, Duruşma Sırasında Suç İşlenmesi
1. Duruşmanın Sözlülüğü Prensibi
Duruşma evresinde, sözlülük ilkesi ceza muhakemesinin temel bir unsuru olarak önem kazanır. Sözlülük ilkesi, yargılama sürecinde delillerin tartışılmasını ve işlemlerin söz ve konuşma yoluyla gerçekleştirilmesini sağlar. Bu ilke, yargılama konusu olay üzerinde kanaat edinilmesini mümkün kılarak adil bir yargılama sürecinin temelini oluşturur.
Delillerin doğrudan doğruyalığı ilkesiyle yakından ilişkili olan sözlülük ilkesi, yargılama sürecinde tüm tarafların delilleri serbestçe tartışmasını sağlar. Bu sayede, delillerin doğruluğu ve değeri hakkında hâkimin daha sağlıklı bir kanaat oluşturması mümkün olur.
Sözlülük ilkesi aynı zamanda ceza muhakemesinin kollektifliğine de hizmet eder. Yargılama sürecinde tüm tarafların delilleri sunması ve tartışması, hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir etmesine olanak tanır. Bu da adil bir yargılama sürecinin teminatıdır.
Sonuç olarak, duruşma evresinde sözlülük ilkesi, delillerin tartışılmasını, işlemlerin sözlü olarak yapılmasını ve hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir etmesini sağlayarak adil bir yargılama sürecinin sağlanmasına katkıda bulunur.
2. Duruşmanın Açıklığı Prensibi
Duruşmanın açıklığı, kamuya açık olması ve herkesin duruşmayı izleyebilmesi anlamına gelir. Kovuşturma evresinde, duruşmalar genel olarak herkese açıktır ve kararlar açık bir şekilde alınıp bildirilir. Bu sayede isteyen herkes duruşmaya katılabilir, alınan kararları dinleyebilir ve duruşmanın gidişatını takip edebilir.
Ancak, bazı durumlarda duruşmanın açıklığının istisnaları bulunabilir. Genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde, mahkeme duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına karar verebilir. Ayrıca, duruşmanın içeriği milli güvenliğe veya genel ahlaka zarar verecek nitelikteyse, mahkeme bu içeriğin kısmen veya tamamen yayımlanmasını yasaklayabilir.
Duruşmanın kapalı yapılması kararı alındığında, gerekçeli karar ile hüküm açık duruşmada açıklanır. Ancak, belirli hükümler dışında, adliye binası içerisinde ve duruşma başladıktan sonra duruşma salonunda sesli veya görüntülü kayıt veya nakil olanağı sağlayan aletlerin kullanılması yasaktır. Bu kural, adliye binası içinde ve dışındaki diğer adli işlemlerde de geçerlidir.
Bu düzenlemeler, adil bir yargılama sürecinin sağlanması ve yargılamanın hukuka uygun bir şekilde yürütülmesi için önemlidir. Aynı zamanda, hukuki güvencelerin korunması ve kamuoyunun güveninin sağlanması açısından da büyük öneme sahiptir.
Bazı özel durumlarda duruşmanın kapalı yapılması zorunludur veya istenir. Örneğin, sanık onsekiz yaşını doldurmamışsa duruşma kapalı yapılır ve hüküm de kapalı duruşmada açıklanır. Bu durumda, sanığın yaşının duruşmanın yapıldığı tarihteki durumu esas alınır. Eğer sanık duruşma tarihinden önce onsekiz yaşını doldurmuşsa, duruşma alenen yapılmalıdır.
Ayrıca, açıklığın kaldırılması istemine ilişkin olarak yapılacak duruşma, istem üzerine veya mahkemece uygun görülürse kapalı yapılabilir. Açıklığın kaldırılması kararı alındığında, nedenleriyle birlikte tutanağa geçirilir.
Kapalı duruşmada mahkeme, bazı kişilerin hazır bulunmasına izin verebilir. Ancak bu kişilerden duruşmanın tamamlanması için gerekli tutanaklarda belirtilen hususları açıklamamaları rica olunur. Kamuya açık olmayan bir duruşmanın içeriği hiçbir medyada yayınlanamaz.
Bu düzenlemeler, özellikle mağdur veya sanık için mahremiyetin ve gizliliğin korunmasına yönelik önlemler içermektedir. Aynı zamanda, adil bir yargılama sürecinin sağlanması ve yargılamanın hukuka uygun bir şekilde yürütülmesi için gereklidir.
3. Duruşmada Bulunması Zorunlu Olan Kimseler
Duruşmada, hükme katılacak olan hâkimler ve Cumhuriyet savcısı ile zabıt kâtibi ve zorunlu müdafiin varlığı şarttır. Müdafinin mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemesi veya duruşmaya gelmemesi halinde duruşmaya devam edilebilir. Ayrıca, bir oturumda bitmeyecek bir davada, herhangi bir nedenle bulunamayacak üyenin yerine geçmek ve oya katılmak üzere yedek üye bulundurulabilir.
Önemli bir nokta olarak belirtilmelidir ki, mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması veya savcı veya duruşmada bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması mutlak bozma sebebi olarak kabul edilir.
Cumhuriyet savcısı, kamu davasını bir hükümle sonuçlanana kadar devam ettirmek zorundadır. Bu, kamu davasını yürütme mecburiyeti ilkesi olarak adlandırılır. Savcı, iddia faaliyetini muhakeme kuralları çerçevesinde ve devletin ceza adaletini tesis etme yükümlülüğünün bir sonucu olarak yürütme zorunluluğuna sahiptir.
Duruşmaya birden fazla Cumhuriyet savcısı ve avukat katılabilir. Bu durumda, aralarında iş bölümü yapılabilir ve duruşma sürecinde etkin bir şekilde yer alabilirler.
4. Duruşmanın Başlaması ve Yapılacak İşlemler
Duruşma başladığında, öncelikle sanığın ve müdafiinin hazır bulunup bulunmadığı, çağrılmış tanık ve bilirkişilerin gelip gelmedikleri belirlenir. Sanık, duruşmaya bağsız olarak alınır ve mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmanın başladığını ve iddianamenin kabulü kararını okuyarak açıklar. Tanıklar duruşma salonundan dışarı çıkarılır.
Daha sonra, duruşmada sırasıyla şu işlemler yapılır:
i) Sanığın açık kimliği saptanır ve kişisel ile ekonomik durumu hakkında kendisinden bilgi alınır.
ii) İddianame veya iddianame yerine geçen belgede yer alan suçlamaya ilişkin eylemler ve deliller ile suçlamaların hukuki nitelendirmesi anlatılır.
iii) Sanığa, yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı olduğu ve 147. maddeye göre belirtilen diğer hakları bildirilir.
iv) Sanık, açıklamada bulunmaya hazır olduğunu bildirdiğinde, usulüne göre sorgusu yapılır.
5. Duruşmanın Yönetimi, Düzen ve Disiplini, Duruşma Sırasında Suç İşlenmesi
Duruşma, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından yönetilir. Mahkeme başkanı veya hakim, bu görevin yanı sıra, sanığı sorguya çeker ve delillerin sunulmasını sağlar. Duruşmada ilgili olanlardan biri, mahkeme başkanı tarafından verilen bir yönlendirme tedbirinin hukuken kabul edilemez olduğunu iddia ederse, mahkeme bu konuda bir karar verir.
Duruşmanın düzeni, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından sağlanır. Mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmanın düzenini bozan kişinin, savunma hakkının kullanılmasını engellemeden salonu terk etmesini emreder. Kişi dışarı çıkarılırken direnirse veya karışıklıklara neden olursa, hâkim veya mahkeme tarafından, avukatlar hariç, verilecek bir kararla derhal dört güne kadar disiplin hapsine konulabilir. Ancak çocuklar hakkında disiplin hapsi uygulanmaz.
Davranışları nedeniyle, hazır bulunması duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacak şekilde anlaşılan sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın kendisini savunmak amacıyla duruşmada hazır bulunmasını gerekli görmediği takdirde yargılama devam eder ve sanığın yokluğunda sona erdirilir. Ancak sanığın avukatı yoksa mahkeme adli tıp avukatı atanmasını talep ediyor. Yokluğunda yapılan işlemler sanığa anlatılır ve sanığa yeniden duruşmaya alınıp alınmayacağına karar verilir.
Duruşma sırasında bir kişi suç işlerse, mahkeme olayı tespit eder ve yetkili makama bildirir; gerekirse failin tutuklanmasına karar verebilir.
1. Duruşmaya Ara Verilmesi
2. Duruşmada Sanığın Hazır Bulunmaması
3. Duruşmada Doğrudan Soru Yöneltme 4. Duruşmada Tercüman Bulundurulacak Haller 5. Duruşma Tutanağı
1. Duruşmaya Ara Verilmesi
Kovuşturma evresinde, çabukluk ve devamlılık ilkeleri hâkimdir. Görüşmelerin molalarda yapılması delillerin değerlendirilmesine ve vicdani kanaat oluşmasına engel olabilir. Bu nedenle ceza yargılamasının makul sürede sonuçlandırılabilmesi için müzakerelerin hızlı ve kesintisiz bir şekilde gerçekleşmesi önemlidir. CMK’da da duruşmaya ara verilmeden devam edilerek hüküm verilmesi kuralı öngörülmüştür. Ancak, zorunlu hâllerde davanın makul sürede sonuçlandırılmasını sağlayacak şekilde duruşmaya ara verilebilir.
Duruşmaların arka arkaya yapılması, yargılamanın çabukluğunu sağlar, adaletin daha hızlı bir şekilde tecelli etmesini sağlar ve bozulan hukuk barışının daha hızlı bir şekilde tamir edilmesine olanak tanır. Çağrı kâğıdının tebliğiyle duruşma günü arasında belirli bir sürenin bulunmaması durumunda, sanığa duruşmaya ara verilmesini isteme hakkı tanınır. Bu, adil yargılanma hakkının bir gereğidir.
Hız ve süreklilik ilkelerinin hayata geçirilmesi için soruşturma aşamasının etkin bir şekilde yürütülmesinin önemli olduğu vurgulanmalıdır. Soruşturma evresi, ispat araçlarını toplayarak kovuşturmanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasına olanak sağlar. Soruşturma evresinin etkin ve faydalı bir şekilde yürütülmemesi, kovuşturmanın etkinliğini azaltabilir ve çabukluk ve devamlılık ilkelerinin hayata geçirilmesini zorlaştırabilir.
2. Duruşmada Sanığın Hazır Bulunmaması
Kanunda aksi belirtilmedikçe sanığın yokluğunda duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli bir nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir. Örneğin, başka suçtan tutuklu olması nedeniyle özgürlüğü kısıtlanmış olan sanığın talebi doğrultusunda, duruşmada hazır edilmesi gerekirken buna uyulmaksızın yokluğunda duruşmaların yapılarak savunması alınmadan cezalandırılması, adil yargılamanın temel ilkeleri olan savunma hakkının ihlali anlamına gelir. Bu durum, mutlak bozma nedenlerinden biridir.
Kayıp şahıs durumunda duruşma yapılmayacak ancak mahkeme delil elde etmek veya elde etmek için gerekli tedbirleri alacaktır. Kaçak sanık hakkında ise, kovuşturma yapılabilir. Ancak, daha önce sorgusu yapılmamışsa, mahkûmiyet kararı verilemez. Bu durumda da adil yargılama ilkelerine uyulması ve sanığın savunma hakkının gözetilmesi önemlidir.
Toplanan delillere göre sanık hakkında mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiğine karar verilmesi halinde, sanık sorguya çekilmemiş olsa bile yargılama sanığın gıyabında tamamlanabilecektir. Bu durumda, mahkemeye gelen sanığın duruşmanın devamı süresince hazır bulunması sağlanır ve savunmasının önüne geçmek için mahkeme gereken tedbirleri alır. Sanık savunur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir. Bu şekilde, sanık hakkında karar verilmesi için adil yargılama ilkeleri doğrultusunda gerekli süreçlerin işletilmesi sağlanmış olur.
Suç, sadece veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektiriyorsa; sanık gelmese de duruşma yapılabilir. Bu gibi durumlarda, sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı belirtilir.
Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir. Ancak, sanık alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar dışında istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Duruşma öncesinde sanığa, esas mahkemede ifade vermek isteyip istemediği soruluyor ve duruşmada sorgu tutanağı okunuyor.
Sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle savunmasının alınabilmesi olanağı araştırılmadan, sanığın istinabe mahkemesinde savunma yapmaya zorlanması, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne muhalefet oluşturur.
Hastalık, disiplin önlemi veya zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
Sanık, herhangi bir nedenle duruşmaya gelmemişse, mahkeme gerekli tedbirleri alarak duruşmayı yürütür. Ancak, sanığın gelmemesi duruşmanın devam etmesini engellemez. Mahkeme, sanığın gelmemesi durumunda duruşmayı yapmaya devam edebilir ve kararlarını açıklayabilir. Sanığın, duruşmanın başlamasından itibaren bir hafta içinde, mahkemenin karar ve işlemlerinin kendisine tebliği tarihinden itibaren kanuni nedenlere dayanarak, mahkemenin bu karar ve işlemleri hakkında eski duruma getirme talebinde bulunma hakkı vardır. Ancak, sanık kendisi veya avukatı aracılığıyla temsil edilmek istemişse, bu hakkını kullanmış olur ve sonradan eski duruma getirme talebinde bulunamaz.
Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını gerekli gördüğünde, zorla getirme kararı veya yakalama emriyle onu getirebilir. Sanığın davranışları duruşmanın düzenli yürütülmesini tehlikeye sokuyorsa, mahkeme onu duruşma salonundan çıkarabilir. Ancak, sanığın savunması bakımından hazır bulunmasının zorunlu görülmediği durumlarda, mahkeme oturumu yokluğunda sürdürebilir ve bitirebilir. Bu durumda, mahkeme barodan bir avukat görevlendirerek sanığın savunmasını temin eder. Sanığın yeniden duruşmaya alınması kararı verilirse, ona yokluğunda yapılan işlemler açıklanır.
3. Duruşmada Doğrudan Soru Yöneltme
Kovuşturma evresinde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun önemli bir yeniliği doğrudan doğruya soru yöneltebilme hakkıdır. Bu hüküm, Cumhuriyet savcısı, müdafi veya vekil sıfatıyla duruşmaya katılan avukatlar ile sanık, katılan, tanıklar, bilirkişiler ve duruşmaya çağrılan diğer kişilerin doğrudan soru sorma hakkını tanır. Bu doğrudan sorular, duruşma disiplinine uygun olarak yöneltilmelidir. Soruya itiraz edildiğinde, mahkeme başkanı veya hakimi, sorunun yöneltilmesinin gerekip gerekmediğine karar verir. Gerektiğinde ilgili taraflar yeniden soru sorabilirler. Yargıtay’ın kararına göre, birden fazla tanığın ifadelerinin gizli olarak alınması ve sanıkların doğrudan soru sorma haklarının yeterli gerekçe olmadan engellenmesi, adil yargılanma ve savunma haklarının kısıtlanması anlamına gelir. Bu durumda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanma hakkının iç hukuka uygulanması gerekliliği açısından bozma sebebi olarak kabul edilir.
4. Duruşmada Tercüman Bulundurulacak Haller
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda duruşma devresi için öngörülen bir diğer yenilik, tercümandan yararlanma hakkıdır. Sanık veya mağdur Türkçeyi yeterince bilmiyorsa; Sözlü duruşmada başvuru ve savunmanızda yer alan önemli noktalar mahkemenin görevlendireceği bir tercüman tarafından tercüme edilecektir. Davanın ve savunmanın önemli noktaları engelli sanığa veya mağdura duruşma sırasında anlayabilmeleri için anlatılır. Bu seçenekler soruşturma aşamasında görüşülen şüpheli, mağdur veya tanıklar tarafından da kullanılabilir. Tercüman, bu evrede hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından atanır.
Ayrıca kanunla eklenen 6411 sayılı fıkrayla davalı; İddiayı açıkladıktan ve konuyla ilgili yorum yaptıktan sonra, kendisini daha iyi ifade edebileceğini söyleyerek kendisini başka bir dilde sözlü olarak savunmasına izin verildi. Bu durumda, tercüme hizmetleri, sanığın seçtiği tercüman tarafından yerine getirilir. Ancak bu tercümanın giderleri Devlet Hazinesi tarafından karşılanmaz.
5. Duruşma Tutanağı
Duruşma için tutulan tutanaklar, ceza muhakemesi sürecinin belgelendirilmesi ve yargılamanın kanuni şekilde yapıldığının kanıtlanması amacıyla son derece önemlidir. Tutanaklar, yargılama sürecinin doğru bir şekilde yürütüldüğünü gösteren ve resmi belge niteliği taşıyan belgelerdir.
Duruşma tutanakları Mahkeme Başkanı veya hakim ve katip tarafından imzalanır. Duruşmada yapılan işlemlerin teknik araçlarla kayda alınması durumunda, bu kayıtlar yazılı tutanağa dönüştürülerek yine mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır. Mahkeme başkanının mazereti varsa, tutanak üyelerin en kıdemlisi tarafından imzalanır. Muhakeme sürecinin sonunda verilen kararın tutanağa geçirilip duruşmada okunan son kararın da oturuma katılan başkan ve tüm hâkimler ile tutanağı yazmakla görevli zabıt kâtibi tarafından imzalanması gereklidir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, tutanakların her sayfasının hâkim ve zabıt kâtibi tarafından imzalanmasının, tutanakların değiştirilmesini önlemek ve güvenilirliğini sağlamak amacıyla zorunlu olduğunu vurgulamıştır. Bu nedenle, imza noksanı bulunan duruşma tutanağı, içeriğine duyulan güven açısından soru işaretleri doğurur ve resmi belge niteliğini zayıflatır. Dolayısıyla, imza eksikliği bulunan bir belgeye dayanarak hüküm tesis edilemez ve bu nitelikteki bir usulsüzlük nedeniyle hükmün esası da incelenemez.
Duruşma tutanağının başlığında duruşmanın yapıldığı mahkemenin adı, oturum tarihleri ve hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin adı ve soyadı belirtilirken, içeriğinde oturuma katılan tüm kişilerin adı ve soyadı, duruşmanın seyri ve sonuçları, sanık açıklamaları, tanık ifadeleri, bilirkişi ve teknik danışman açıklamaları, okunan veya okunmasından vazgeçilen belge ve yazılar, istemler ve reddi halinde gerekçesi, verilen kararlar ve hüküm yer alır. Duruşmanın nasıl yapıldığı ve kanuni usul ve esaslara uygunluğu, yalnızca tutanaklarla ispat edilebilir. Tutanağa karşı yalnız sahtecilik iddiası yöneltilebilir.