Velayetin Düzenlenmesi TMK 337
Velayetin düzenlenmesi, çocuğun bakımı, eğitimi ve genel olarak ihtiyaçlarının karşılanması ile ilgili sorumluluk ve hakları içerir. Türkiye’de velayetin düzenlenmesi, çocukların refahını ve çıkarlarını korumak amacıyla yapılır ve bu konuda mahkemeler önemli bir rol oynar. Velayetin düzenlenmesiyle ilgili temel hususlar şunlardır:
Table of Contents
Evlilik Birliği İçinde Velayetin Düzenlenmesi
- Ortak Velayet: Evlilik devam ettiği sürece, anne ve baba çocuğun velayetini birlikte kullanır. Her iki ebeveyn de çocuğun bakım, eğitim, sağlık ve diğer ihtiyaçları konusunda eşit hak ve sorumluluklara sahiptir.
Boşanma Durumunda Velayet
- Mahkeme Kararı: Boşanma durumunda velayet, çocuğun üstün yararını gözeterek mahkeme tarafından düzenlenir. Mahkeme, çocuğun hangi ebeveynin yanında kalacağına, diğer ebeveynin çocukla kişisel ilişki kurma hakkına ve çocuğun bakım ve eğitimi için gerekli düzenlemelere karar verir.
- Tek Taraflı Velayet: Genellikle çocuk bir ebeveyne verilir ve diğer ebeveyn çocukla düzenli olarak kişisel ilişki kurma hakkına sahip olur.
- Ortak Velayet: Taraflar anlaşırsa ve mahkeme uygun görürse, boşanma sonrası ortak velayet de mümkündür.
Ebeveynlerin Velayet Hakkının Kaldırılması
- Velayetin Kaldırılması: Bir ebeveynin velayet hakkının kaldırılması, ancak çocuğun güvenliği, sağlığı veya gelişimi ciddi şekilde tehlikeye girdiğinde mümkündür. Bu durumda, velayet hakkı diğer ebeveyne verilir veya çocuğun korunması için devlet müdahalesi sağlanır.
- Görevini Kötüye Kullanma: Ebeveynin velayet görevlerini kötüye kullanması veya ihmal etmesi durumunda da velayet hakkı mahkeme kararıyla kaldırılabilir.
Velayetin Değiştirilmesi
- Durum Değişikliği: Çocuğun velayetinin değiştirilmesi, çocuğun üstün yararının gerektirdiği durumlarda mümkündür. Ebeveynlerden birinin durumunda önemli bir değişiklik olduğunda (örneğin, ağır hastalık, ciddi mali sorunlar veya çocuğa kötü muamele gibi), mahkeme velayet düzenlemesini yeniden gözden geçirebilir.
Çocuğun Görüşünün Alınması
- Çocuğun İradesi: Velayetle ilgili kararlar alınırken, çocuğun yaşı ve olgunluk seviyesine uygun olarak, çocuğun görüşü de dikkate alınır. Çocuğun görüşü, mahkeme tarafından çocuğun üstün yararını göz önünde bulundurarak değerlendirilir.
Kişisel İlişki Kurma Hakkı
- Görüşme Düzeni: Velayet kendisine verilmeyen ebeveyn, çocukla kişisel ilişki kurma hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanımı, mahkeme tarafından belirlenen düzenlemeler çerçevesinde gerçekleştirilir. Amaç, çocuğun her iki ebeveyniyle de sağlıklı bir ilişki sürdürebilmesini sağlamaktır.
Çocukla İlgili Diğer Hususlar
- Nafaka: Velayet kendisine verilmeyen ebeveyn, çocuğun bakım ve eğitimi için nafaka ödemekle yükümlüdür. Nafakanın miktarı ve ödeme şekli mahkeme tarafından belirlenir.
- Eğitim ve Sağlık Kararları: Çocuğun eğitim ve sağlık gibi önemli konularda kararlar, velayeti elinde bulunduran ebeveyn tarafından alınır. Ancak, bu tür konularda diğer ebeveynin de görüşlerinin alınması, çocuğun yararına olacaktır.
Velayet düzenlemeleri, her zaman çocuğun üstün yararı gözetilerek yapılır ve mahkemeler bu konuda geniş takdir yetkisine sahiptir. Bu nedenle, velayetle ilgili uyuşmazlıklarda hukuki danışmanlık almak
önemlidir.
VELAYETİN DÜZENLENMESİ
A.Genel Olarak
B. Velayet Hakkı
C. Evli Olmayan Anne-Babanın Velayet Hakkı
D. Velayetin Kapsamı
E. Velayetin Kaldırılması
1. Anne ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi sebebine dayalı olarak velayetin kaldırılması
a. Anne ve Baba Deneyimsizliği
b. Anne ve Babanın Sağlık Durumu
c. Anne ve Babanın Başka Yerde Bulunması
2. Anne ve babanın çocuğa yeterli özeni göstermemesi veya çocuğa karşı sorumluluklarını ağır bir şekilde ihmal etmeleri sebebine dayalı olarak velayetin kaldırılması
a. Anne ve babanın çocuğa yeterli özeni göstermemesi
b. Anne ve babanın çocuğa karşı sorumluluklarını ağır bir şekilde ihmal etmeleri
F. Velayetin Değiştirilmesi
G. Velayetin Düzenlenmesinde Görevli ve Yetkili Mahkeme
VELAYETİN DÜZENLENMESİ
A.Genel Olarak
Türk hukukunda temelde ortak velayet esası benimsenmiş, yani eşlerin 18 yaşından küçük çocuklarının haklarını ve üstün menfaatini, gönüllülük esasına uygun olarak birlikte ve eşit şekilde korumakla yükümlü olduğu kabul edilmiştir. Dolayısıyla bu yazıda velayet hakkı, velayetin kapsamı ve velayetin düzenlenmesi (velayetin kaldırılması ve velayetin değiştirilmesi) ele alınacaktır.
B. Velayet Hakkı
TMK Madde 336’da, “Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu kural, evlilik birliği içindeki eşler için geçerlidir ve resmi olarak evli olmayan Anne-Baba için farklı bir düzenleme bulunmaktadır. Eşlerin ayrıldığı, boşandığı durumlarda, velayet hakim tarafından bir eşe verilebilir. Ancak boşanma durumunda, hakim çocukların velayetini bir eşe vermek zorundadır, çünkü TMK Madde 336’da belirtildiği gibi, “Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü durumunda sağ kalan eşe, boşanma durumunda ise çocuğa bırakılır.”
C. Evli Olmayan Anne-Babanın Velayet Hakkı
TMK madde 337’de, evli olmayan anne-babanın velayet hakkı düzenlenmiştir. Buna göre, “Ana ve baba evli değilse, velâyet anaya aittir. Ancak ana küçük, kısıtlı veya ölmüşse veya velâyet kendisinden alınmışsa, hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velâyeti babaya verir.”
D. Velayetin Kapsamı
Velayetin kapsamı, çocuğun eğitimi, dini eğitimi, temsili, aile temsili, hukuki işlemler, fiil ehliyeti ve korunması gibi alanları içerir. Bu bağlamda, anne ve baba çocuğun adını koyar, bakım ve eğitimine ilişkin kararlar alır, çocuğun yetişkinlik seviyesine göre düşüncelerini dikkate alır. Ayrıca, çocuğun fiziksel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimini sağlarlar ve korurlar. Anne ve baba, çocuğun yeteneklerine uygun bir eğitim sağlarlar ve dinî eğitimi belirlerler. Anne ve baba ayrıca, çocuğun yasal temsilcisidir. Çocuğun fiil ehliyeti, velâyet altında olduğu gibi kabul edilir. Anne ve baba, çocuklarının adına yapılacak hukuki işlemlerde temsil yetkisine sahiptir.
E. Velayetin Kaldırılması
Velayetin kaldırılması, öncelikle hakimin koruma tedbirleri alması gerektiğini belirtir. Eğer çocuğun güvenliği tehlikeye düşerse ve anne-baba bu duruma çözüm bulamazsa, hakim çocuğu başka bir aileye veya kuruma yerleştirebilir. Anne ve baba, çocuklarının bakım ve eğitim giderlerinden sorumludur, hatta velayet kaldırılsa bile bu sorumluluk devam eder. Ancak ödemede güçlük çekilirse, Devlet giderleri karşılar. Velayetin kaldırılması, mevcut ve gelecekteki tüm çocukları kapsar. Ancak mahkeme kararında aksi belirtilmediği sürece, tüm çocuklar için geçerlidir.
Anne ve babanın yeterli deneyime sahip olmaması, sağlık sorunları, başka bir yerde bulunmaları gibi sebeplerden dolayı velayetin iptal edilmesiyle ilgili madde şu şekildedir:
1. Anne ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi sebebine dayalı olarak velayetin kaldırılması
a. Anne ve Baba Deneyimsizliği
Bu sebep, ebeveynlerin çocuğa karşı sorumluluklarını yerine getirememesi durumunda ortaya çıkar. Sorumlulukların yerine getirilememesi çeşitli nedenlerle olabilir. Bu nedenler arasında deneyimsizlik, sağlık sorunları, farklı yerlerde bulunma gibi durumlar bulunur. Bu faktörler, ebeveynlerin çocuğa karşı sorumluluklarını sürekli olarak yerine getirmesini engelleyen nedenlerdir. Deneyimsizlik, ebeveynlerin genç olmalarından ziyade, çocuğun gerektiği şekilde temsil edilememesi anlamına gelir.
Çocuğa gereken ilginin gösterilmemesi veya çocuğun eğitimine gerekli önemin verilmemesi gibi durumlarda çocuğun ihtiyaçları doğru şekilde karşılanamaz ve bu durumda velayetin iptal edilmesine karar verilebilir. Bir örnek Yargıtay kararı şu şekildedir: “Davacı ile davalı arasındaki ilişkiden doğan müşterek çocuğun, babanın çocuğa karşı görevlerini yerine getirmediği, velayetin kaldırılmasının gerektiği ve davacı babanın çocuğa bakabilme yeteneğinin olduğu yönünde uzman görüşleriyle desteklenmiştir. Bu durumda, mahkeme, velayetin davalıdan alınıp davacıya verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.”
Bu örnekten de anlaşılacağı üzere, ebeveynlerin çocuklarına karşı görevlerini yerine getirememesi durumunda, velayetin kaldırılması ve çocuğun daha uygun bir ortama yerleştirilmesi gerekebilir.
b. Anne ve Babanın Sağlık Durumu
Her ne kadar her hastalık velayetin kaldırılması için bir neden olmasa da, bazı hastalıklar çocuğun ihtiyaçlarının doğru bir şekilde karşılanmasını zorlaştırabilir veya çocuğun çıkarlarını korumak için alınması gereken kararların alınmasını engelleyebilir. Örneğin, akıl hastalığı durumunda böyle bir durum söz konusu olabilir. Bir örnek Yargıtay kararı aşağıda belirtilmiştir: “Her iki ebeveynin de akıl hastası olduğu tıbbi olarak belirlenmiş ve velayetleri kısıtlanmıştır. Boşanma davası da akıl hastalığı sebebiyle açılmış ve kabul edilmiştir. Boşanma kararı ile birlikte velayet, davacı anneye verilmiştir. Ancak mahkeme, ebeveynlerin her ikisinin de sorumluluklarını yerine getirebilecek durumda olmadıklarını belirten raporlar arasındaki tutarsızlığı çözmeden yazılı hüküm vermemiştir.”
c. Anne ve Babanın Başka Yerde Bulunması
Başka yerde bulunma, sadece ebeveynlerin fiziksel olarak uzakta yaşaması anlamına gelmez. Velayetin kaldırılması için başka yerde bulunmanın, çocuğun ihtiyaçlarının doğru şekilde karşılanmasını zorlaştırdığına dair kanıtlar olmalıdır. Başka bir deyişle, bu durum çocuğun çıkarlarını korumak için alınması gereken kararların alınmasını engelliyorsa, velayetin kaldırılması gündeme gelebilir. Bir örnek Yargıtay kararı aşağıda belirtilmiştir: “Boşanma kararıyla birlikte, çocuğun velayeti davalı anneye verilmiştir. Ancak mahkeme, annenin çocuğa kötü davrandığına dair iddiaların ya da velayet görevini ihmal ettiğine dair kanıtların bulunmadığına dikkat çekmiştir. Ayrıca, annenin başka bir şehre taşınmasının velayetin değiştirilmesi için yeterli bir neden olmadığına hükmetmiştir. Bu nedenle, davanın reddine karar verilmiştir.
2. Anne ve babanın çocuğa yeterli özeni göstermemesi veya çocuğa karşı sorumluluklarını ağır bir şekilde ihmal etmeleri sebebine dayalı olarak velayetin kaldırılması
a. Anne ve babanın çocuğa yeterli özeni göstermemesi
Bu sebeple velayetin kaldırılabilmesi için anne ve babanın çocuğa yeterli özeni göstermemesinin çocuğun gereksinimlerini temsil etmesine engel olması veya çocuğun haklarının korunmasını zorlaştırması gerekmektedir. Bir örnek Yargıtay kararı aşağıda belirtilmiştir: “Toplanan kanıtlardan, davalı baba tarafından velayet görevinin yeterince yerine getirilmediği, küçük Bora’nın yeterli özeni görmediği ve küçük, davacı teyze ve anneanne tarafından bakıldığı ortaya çıkmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 348. maddesi koşulları yerine getirilmiştir. Mahkeme, davanın kabulüne ve davalının velayetinin kaldırılmasına karar vermeli, ayrıca vasi atanması için Sulh Hukuk Mahkemesine başvurulmalıydı, ancak yazılı olarak reddedilmesi doğru değildir.” (Yargıtay 2.H.D.2011/4655 E., 2011/18053 K., 03.11.2011 T.) “Toplanan kanıtlardan, davalı annenin kocasının ölümünden sonra çocuklarıyla ilgilenmediği, dava sürecinde Konya’da başka bir kişiyle resmi olmayan bir ilişkiye başladığı, velayetinin kaldırılması istenen Bedirhan ve G. ile ilgili olarak, dava açılmadan önce bir süre dedesiyle yaşamaya başladıkları görülmüştür.
Sosyal hizmet uzmanı tarafından yapılan görüşmeler sonucunda hazırlanan 08.10.2012 tarihli raporda, idrak çağındaki çocukların ifadelerine önem verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Küçüklerin anneleriyle kalmak istemediklerini ve dedeleriyle yaşamak istediklerini ifade etmeleri üzerine, yerel mahkeme annenin velayetinin kaldırılması yerine yazılı olarak davanın reddine karar vermiştir.” (Yargıtay 2.H.D. 2013/939 E., 2013/20212 K., 09.09.2013 T.)
b. Anne ve babanın çocuğa karşı sorumluluklarını ağır bir şekilde ihmal etmeleri
Anne ve babanın çocukların kişisel haklarına ilişkin görevleri, özellikle çocukların bakımını üstlenmek, onları gözlemlemek, geçimlerini sağlamak, eğitimlerini ve yetiştirilmelerini sağlamaktır. Bu bağlamda, çocukların istenen niteliklere sahip bireyler olarak yetiştirilmesi, dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, ahlaki değerlere sahip, çalışkan ve bilgili olmaları gerekmektedir. Ebeveynler bu sorumluluğa uygun davranmadıklarında, örneğin çocukları okula göndermeme veya çocuğun sağlık sorunlarına duyarsızlık gösterme gibi durumlarda velayetin kaldırılması gündeme gelebilir.”
F. Velayetin Değiştirilmesi
TMK Madde 183, ‘Anne veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.’ hükmünü içermektedir. Bu madde, velayetin bir ebeveynden diğerine geçmesini gerektirebilecek durumları düzenlemek amacıyla konulmuştur. Örneğin, velayetin verildiği ebeveynin durumunda meydana gelen değişiklikler, velayetin diğer tarafa devredilmesini gerektirebilir. Bu madde ayrıca, velayeti olmayan ebeveynle çocuk arasındaki kişisel ilişkinin engellenmesi gibi durumlarda da uygulanabilir. Durumun değişmesi halinde bu maddeye başvurulabilir ve bu yol her zaman açıktır. Bu konuya ilişkin bir örnek Yargıtay kararı aşağıda belirtilmiştir:
“Boşanma kararıyla müşterek çocuk…un velayeti anneye verilmiş, davacı baba 05.10.2015 tarihinde velayetin kendisine verilmesi için dava açmıştır. Velayet düzenlemesi yapılırken temel ilke olan çocuğun ‘üstün yararı’ gözetilmelidir (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3: Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1). Çocuğun fiziksel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve sosyal gelişiminin sağlanması için üstün yararı dikkate alınmalıdır.
Anne ve babanın çıkarları, çocuğun üstün yararını etkilemediği sürece dikkate alınmalıdır. Uzman raporuna göre, müşterek çocuk annesiyle yaşamak istemiş ve bu istek, çocuğun üstün yararı gözetilerek velayetin değiştirilmemesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Dosyadaki kanıtlar ve tanık ifadelerinden, davacı babanın boşanmadan sonraki beş yıllık süreçte müşterek çocukla kişisel ilişki kurmak için 25 kez icra yoluyla başvurduğu, bu süreçte anne tarafından baba ve çocuk arasındaki kişisel ilişkinin engellendiği ve velayet görevinin kötüye kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, çocuğun tercihi üstün yararı doğrultusunda değil, ayrıca babayla kalması çocuğun bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişimine zarar verecek ciddi sebep ve kanıtlar olmadığı için davanın kabul edilmemesi gerekmektedir.” (Yargıtay 2.H.D. 2016/12054 E., 2016/11763 K.., 16.06.2016 T.)
G. Velayetin Düzenlenmesinde Görevli ve Yetkili Mahkeme
Velayete (velayetin iptali ve değiştirilmesi) karar vermekle görevli mahkeme aile mahkemesidir. HMK’da velayet sözleşmesi çekişmeli olmayan bir adli konu olduğundan (HMK 382/2-b-13) ve çekişmeli olmayan davalarda aksi bir mevzuat bulunmadığı sürece yetkili mahkeme başvurucunun yerleşim yeridir. . Yetki mahkemeye aittir. Başvuranın ikamet ettiği yerdeki mahkeme çocuğun velayetinin sona erdirilmesine karar verirse, çocuk için bir vasi atandığını bölge mahkemesine otomatik olarak bildirir. Bu konuya ilişkin bir örnek Yargıtay kararı aşağıda belirtilmiştir:
“4787 sayılı Kanun’da yapılan değişiklik gereği, vasi tayinine ilişkin davaları aile mahkemesi görevli olmadığından mahkeme, velayetin babadan alınması ve çocuğun vesayet altına alınması için ilgili ve yetkili vesayet makamına ihbarda bulunmalıdır. Bu nedenle, küçüğün dedesinin vasi olarak atanmasına karar verilmesi doğru değildir.” (Yargıtay 2. HD, 2007/19530 E., 2008/3196 K. 11.03.2008 .T)