
Araç Değer Kaybı Davası Şartları Nelerdir? – 2025 Güncel Rehber
Araç Değer Kaybı, trafik kazaları sonrasında sadece aracın tamir masraflarıyla sınırlı kalmayan, aynı zamanda ikinci el piyasa değerinde oluşan kayıpların da tazmin edilmesini kapsayan bir haktır. Kaza sonrası araçta oluşan hasar onarılsa bile, geçmişte kazaya karışmış olması nedeniyle aracın değeri düşebilir. Bu düşüşü telafi etmek isteyen araç sahipleri, hukuki yollarla “Araç Değer Kaybı Davası” açma yoluna başvurabilir. Ancak bu davanın açılabilmesi için bazı yasal şartların sağlanması zorunludur. Peki, bu şartlar nelerdir?
Table of Contents
Araç Değer Kaybı Talebinin Hukuki Dayanağı
Trafik kazaları sonrasında yalnızca fiziksel hasarın giderilmesi değil, aracın ikinci el piyasasındaki değerinin düşmesiyle ortaya çıkan zarar da önemli bir tazminat kalemidir. Bu zarar, yani araç değer kaybı, hukuki açıdan bağımsız bir talep hakkı oluşturur. Araç sahibinin bu kaybı sigorta şirketinden talep etmesi, belirli bir yasal çerçeveye dayanmaktadır. Türkiye’de bu konu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi kapsamında düzenlenmiştir. Söz konusu madde, sigorta şirketine yapılacak başvurunun usulünü, başvuruya verilecek cevabın süresini ve davaya başvurma koşullarını açıkça belirlemektedir. Bu nedenle, araç değer kaybı talebinde bulunmadan önce mevzuat hükümlerinin dikkatle incelenmesi ve başvuru sürecinin yasal sınırlar içerisinde yürütülmesi büyük önem taşır. Bu maddeye göre:
- Zarar gören kişi, dava açmadan önce zorunlu trafik sigortasını düzenleyen sigorta şirketine yazılı olarak başvurmak zorundadır.
- Sigorta şirketi, başvuruya en geç 15 gün içinde yazılı cevap vermelidir.
- Eğer bu süre içinde yanıt verilmez veya verilen yanıt talebi karşılamazsa, zarar gören kişi doğrudan dava açma veya tahkime başvurma hakkına sahiptir.

Araç Değer Kaybı İçin Gereken Temel Şartlar
- Sigorta Şirketine Yazılı Başvuru Yapılmalı:
Dava açmadan önce kusurlu tarafın sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunmak zorunludur. - Kazaya Tam Kusurlu Taraf Olarak Karışmamış Olmak:
Hukuki deyimle, “hiç kimse kendi kusurundan hak çıkaramaz.” Eğer kazada tamamen kusurluysanız, değer kaybı talebiniz reddedilir. - Kazanın Tek Taraflı Olmaması:
Sadece kendinizin neden olduğu (örneğin direğe çarpma gibi) kazalarda değer kaybı talebi yapılamaz. - Hasar Oluşmuş Olmalı:
Aracınızda herhangi bir hasar oluşmadıysa, değer kaybı talebi hukuken mümkün değildir. - Hasar Alan Parçalar Daha Önce Değişmemiş Olmalı:
Daha önce kazaya karışıp değişmiş parçalar için tekrar değer kaybı talep edilemez. - Zamanaşımı Süresi Dikkate Alınmalı:
Kazayı öğrendiğiniz tarihten itibaren 2 yıl ve kaza tarihinden itibaren en fazla 10 yıl içinde dava açmanız gerekir (KTK m. 109/1).
Tüm bu koşulların birlikte sağlanması gereklidir. Aksi takdirde açılan dava reddedilebilir veya tazminat talebi boşa çıkabilir.
Araç Değer Kaybı Kaç Kilometreye Kadar Değer Kaybı Alınabilir?
Araçlarda kilometre sayısı, aracın piyasa değeri üzerinde doğrudan belirleyici bir faktördür. Özellikle düşük kilometreye sahip araçlar, ikinci el alıcıları tarafından daha az yıpranmış ve uzun ömürlü kabul edildiğinden, yüksek fiyatlarla alınıp satılabilir. Ancak bu tür araçlar bir trafik kazasına karıştığında, her ne kadar tamir edilmiş olsa da, hasarsız emsallerine kıyasla ciddi bir değer kaybı yaşarlar. Çünkü ikinci el piyasasında, kaza geçmişi bulunan bir aracın değeri, aynı model ve donanıma sahip ama kazasız bir araca göre her zaman daha düşüktür. Bu nedenle kilometresi düşük olan araçlarda meydana gelen hasarlar, sürücülere ekonomik açıdan daha büyük kayıplar yaşatır.
Eskiden yürürlükte olan düzenlemeye göre, 165.000 kilometreyi geçmiş araçlar için değer kaybı talebi kabul edilmezdi. Ancak:
- 20 Mart 2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan değişiklik ve
- Anayasa Mahkemesi’nin 2020/40 sayılı kararı
ile bu sınırlama kaldırılmıştır. Artık kilometresi ne olursa olsun tüm araçlar için değer kaybı tazminatı talep edilebilir.

Araç Değer Kaybı Talebinde Kimler Bulunabilir?
Araç değer kaybı talebinde bulunma hakkı, doğrudan doğruya kazadan olumsuz şekilde etkilenen ve bu nedenle malvarlığında eksilme meydana gelen zarar görene aittir. Hukuki metinlerde “zarar gören” olarak tanımlanan bu kişi, pratikte çoğu zaman kazaya karışan aracın resmi sahibi, yani araç ruhsatında ismi yer alan kişi olarak karşımıza çıkar. Çünkü Türk Borçlar Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu kapsamında, araç değer kaybı gibi tazminat talepleri yalnızca zarara uğrayan mal üzerinde tasarruf yetkisine sahip olan kişi tarafından ileri sürülebilir.
Bu nedenle, araç bir şirkete aitse şirket adına yetkilendirilmiş kişi, araç bir şahıssa ruhsat sahibi başvuru yapabilir. Aracı kullanan kişinin kusursuz olması ya da zarar görenin aracı geçici olarak kullanıyor olması talep hakkını etkilemez; mühim olan, araç değer kaybı yaşayan malvarlığının kime ait olduğudur. Bu noktada araç değer kaybı talebinde bulunacak kişinin mutlaka hak sahibi olması, yani hukuken aracı temsil yetkisine sahip bulunması gerekir.
Borçlar Kanunu ve Trafik Kanunu’na Göre Zarar Görenin Özellikleri:
- TBK m. 50: Zararı ve kusuru ispat yükü zarar görene aittir.
- TBK m. 52: Zarar görenin ihmali, tazminatı azaltabilir hatta tamamen kaldırabilir.
- KTK m. 97: Sigorta şirketine başvuru yapılmadan doğrudan dava açılamaz.
- KTK m. 109: Tazminat talepleri, en geç kaza tarihinden itibaren 10 yıl içinde yapılmalıdır.
Araç Değer Kaybı Emsal Mahkeme Kararı
Dava; Araç değer kaybı,Davacı aracında meydana gelen hasar nedeni tazminat davasıdır.
Uyuşmazlık konusunun …..tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle davacının kusurlu olup olmadığı, kaza nedeniyle davacının aracında hasar meydana gelip gelmediği gelmiş ise bu kaza nedeni ile aracın değer kaybına uğrayıp uğramadığı, araç tamirinde orijinal parça kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmamış ise daha önceki kullanılan parça ile arasındaki fark bedelinin tespiti ve bu bedeli talep edip edemeyeceği, edebilecekse miktarının tespiti ve tahsili istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Trafik sigortası motorlu bir aracın, karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahillinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortasıdır. Trafik sigortacısının sorumluluğu işletenin sorumluluğu oranında olup yine bu sorumluluğun sınırı KTK’nun 92 nci maddesinde belirlenmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte olan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1.maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1.maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar;
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir.
Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Trafik kazası neticesinde oluşan zarar “gerçek zarar” olduğundan, zarar TBK hükümlerince ve Yargıtay tarafından belirlenen ilkeler çerçevesinde belirlenmelidir.
Yargitay 17.HD’nin 2017/1230 E- 2018/2590 K sayılı 15/03/2018 tarihli kararında vurgulandığı gibi;Davacının gerçek zararının belirlenmesi için davacıya ait kazalı aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, özellikleri ve model yılı, kullanım amacı, kullanım süresi, yıpranma payı, daha önceye ait hasarlar nedeni ile orjinalliğinin yitirilip yitirilmediği, aracın gördüğü hasarın ağırlığı ve hasara uğrayan bölgeleri ile emsal satışlar da araştırılmak suretiyle;
öncelikle aracın kaza tarihi itibariyle rayiç değeri ve onarım bedeli belirlenerek, belirlenen hasar bedeline göre aracın onarımının ekonomik olup olmayacağının tespiti için aracın kaza tarihindeki hasarsız ikinci el piyasa değeri ile hasarlı haldeki değerinin karşılaştırılması, onarımı ekonomik değilse; aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa rayiç bedelinden sovtaj değerinin mahsubu ile gerçek zarar miktarının hesaplanması, aracın pert-total kabul edilmesi halinde araç değer kaybı zararının olmayacağının da gözönüne alınması, onarımının ekonomik olacağının kabulü halinde araç değer kaybı zararının aracın kaza tarihindeki ikinci el değeri ile onarımından sonraki ikinci el değeri arasındaki fark kadar olması nedeniyle araç değer kaybı nın bu şekilde tespit edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Tüm bu yasal düzenlemeler ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde; …..tarihinde davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsü sürücü …..sevk ve idaresindeki …..plakalı otomobil ile seyir halinde iken önünde seyir halinde olan …..yönetimindeki …..plakalı araca arka kısmından çarpması neticesinde trafik kazası meydana gelmiş olduğu, tarafların kazanın oluş şekline ilişkin bir itirazda bulunmadığı, olay oluşuna göre de; …..2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun Madde 52/1-a kuralı ile 56/1-c kuralını ihlal ederek, 84/d Maddesinde yer alan asli kusurlardan (Arkadan çarpma) kurallarını ihlal ettiği; yüzde yüz (%100) kusurlu olduğu davacının ise kazanın oluşumunda kural ihlalinin olmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay içtihatlarında benimsendiği üzere gerçek zararın bulunması için nisbi hesap yöntemine hesap yapılması gerekmekte olup mahkememizce bu yönteme uygun olarak alınan rapora göre davaya konu araçta aracın hasarsız hali ve aracın hasarı onarıldıktan sonraki hali dikkate alınarak yapılan piyasa araştırması sonucunda 36.424,48 TL araç değer kaybı nın oluşacağı kanaatine varıldığının belirtildiği belirtildiği anlaşılmıştır. Raporun kaza tarihindeki rayiç bedel üzerinden hesaplama yapılarak gerçek zarar hesabı yapıldığı dolayısı ile de içtihatlara uygun ve denetime elverişli …..tarihli rapor mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Davalı …..sigortanın …..plakalı aracın kaza tarihi itibari ile ZMMS sigortacısı olduğu, aracın kaza tarihindeki teminat limitlerinin 200.000TL ile sınırlı olduğu, sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında zararı üstlendiği, sigortalısının ise kazada tam kusurlu olduğunun anlaşıldığı; araç değer kaybı na ilişkin olarak 27.514,00TL ödemenin yapıldığı anlaşılmaktadır. KTK md.111 gereğince davacının ödemenin yetersizliği nedeni ile süresinde davasını ikame ettiği, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre hesaplanan miktar ile yapılan ödeme arasında fahiş farkın olduğu anlaşılmakla davacının bakiye araç değer kaybı alacağını 8.910,48TL yi talep edebileceği kanaat edilmiştir.
Faiz başlangıç tarihi açısından ise; Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 99. maddesi gereğince davalı sigorta şirketinin ihbarı takip eden 8 iş günü sonunda temerrüdü gerçekleşecektir. Temerrütle birlikte davalı sigorta şirketinin zararın tamamı yönünden ödeme yükümlülüğü doğacaktır. Kaza sonrası davacı tarafından davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığına dair başvurusuna dair evrakların dosyaya ibraz edilmediği anlaşılmakla kısmi ödeme tarihi itibari ile faize hükmedilmiştir. Faiz türü bakımından ise; davalıya ait aracın ticari kullanıma özgülenmiş olduğu tarafların kabulünde olmakla avans faize hükmedilmiştir. Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri Kararı – Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi, E. 2024/1067 K. 2025/586, T. 13.5.2025
Araç Değer Kaybı için Sonuç ve Öneri
Araç değer kaybı tazminatı, yalnızca birkaç belgeyle yapılacak basit bir sigorta başvurusu değil; özenle yürütülmesi gereken, detaylı bir hukuki süreçtir. Bu sürecin başarısı, birçok unsurun doğru zamanda ve doğru şekilde yerine getirilmesine bağlıdır. Başta, kazaya ilişkin kusur oranının belirlenmesi, sigorta şirketine yapılacak başvurunun şekli ve süresi, hasar gören parçaların durumu, kilometre bilgisi ve daha birçok teknik detay titizlikle değerlendirilmelidir.
Ayrıca, ispat yükü zarar görene ait olduğundan, başvuruda bulunacak kişi veya kurumun zararını net ve belgeli biçimde ortaya koyması şarttır. Bunun yanında, zamanaşımı süresi içerisinde hareket edilmemesi durumunda, tüm haklar kaybedilebilir. Dolayısıyla, yapılan küçük bir usul hatası ya da zamanlama hatası dahi, tazminatın tamamen reddedilmesine neden olabilir.
Anıt Hukuk Bürosu olarak, değer kaybı yaşayan araç sahiplerinin bu süreci kendi başlarına yürütmeye çalışırken karşılaşabilecekleri olası riskleri göz önünde bulundurmalarını öneriyoruz. Alanında tecrübeli bir avukatın hukuki desteğiyle, sürecin doğru şekilde takibi hem zaman kazandıracak hem de hak kaybı yaşamadan en etkin sonucu almanızı sağlayacaktır. Unutmayın; doğru bir hukuki yönlendirme, çoğu zaman tazminatın kabul edilip edilmemesi arasındaki farkı belirleyen en önemli faktördür.